Page 24 - Akademi Dergisi Temmuz
P. 24
KELÂM İLMİNİN
YERİ VE ÖNEMİ
Kelâm ilmi; slâm inanç esaslarının tespit edilmesi, bidat ehlinin Abdullah Sadık
sapkınlarını ortaya koyması ve di er din mensuplarının dı arıdan E itimci Yazar
yaptıkları ele tirilere kar ı savunulmasını amaçlayan kapsamlı bir
ilim dalıdır.
slâmî ilimlerin olu maya ba ladı ı dönemden itibaren tedvin üç esas hâlinde ele alınarak incelenmeye çalı ılmı tır: Allahü
edilen temel ilimlerden biri kelâm ilmidir. Büyük günah i leyen Teâlâ’nın zâtı ve sıfatları ile buna ili kin meseleler “ilâhiyyât”,
ki inin durumu, kader meselesi ve hilafet tartı maları gibi peygamberlik ve bununla ilgili konular “nübüvvât”, âhiret hayatı ve
Müslümanların iç dinamikleri ve slâm fetihleriyle ba layan süreçte duyu ötesi âleme ait meseleler “semiyyât” ba lıkları altında
farklı din, kültür ve felsefelerle kar ıla ılma gibi sebepler; kelâmın, i lenmi tir. Mevzubahis üç esas, aynı zamanda inanılacak
slâmiyet’in inanç esaslarını aklî olarak temellendiren bir ilim hususların temelini olu turmaktadır. Âlimler, kelâm ilmini konusu-
olarak ortaya çıkmasına vesile olmu tur. Allahü Teâlâ’nın sıfatları, na göre tanımlarken lâhî dinlerin kabul e i i bu üç esası, tanımın
mürtekibe-i kebire ve kader tartı malarıyla itikâdî meseleleri ele içinde zikretmeye özen göstermi lerdir. Dolayısıyla kelâm ilminin
alan bir ilim olarak do an kelâm, daha sonraki dönemlerde bilgi ve birden çok tanımı yapılmakla birlikte söz konusu tanımların bir
varlık konularını da kapsamına dâhil etmesiyle daha ümullü bir kısmı, konusunu; bir kısmı, amacını ve bir kısmı da tarihî süreç
ilim hâlini almı tır. içinde ortaya çıkan ekolleri dikkate almak suretiyle ortaya konul-
mu tur.
Kelâm ilmi; slâm inanç esaslarının tespit edilmesi, bidat ehlinin
sapkınlarını ortaya koyması ve di er din mensuplarının dı arıdan Konusu ve gayesi dikkate alınarak yapılan tanımlar; kelâm ilminin
yaptıkları ele tirilere kar ı savunulmasını amaçlayan kapsamlı bir olgunla tı ı, geli imini tamamladı ı dönemlere tekabül etmekte-
ilim dalıdır. Kelâm, slâm kültüründe ilk olu an ilimlerden biri dir. Nitekim bu sure e yapılan tari ere Addudüddin el- cî Hazret-
olmakla birlikte me ruiyetini Kur’ân-ı Kerîm’den ve hadis-i eri e- leri’nin (ö. 756/1355) el-Mevâkıf ilmi’l-kelâm isimli eserinde
rden almaktadır. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’in birçok yerinde Allahu rastlamaktayız. Fakat daha erken dönemlerde de kelâm ilminin
Teâlâ mü riklerin ve bozuk inanı a sahip kimselerin yanlı yapılmı tari eri bulunmaktadır. Nitekim bunlar içinden Ebû
inançlarını belirtmekle beraber benzer durumu Efendimiz de Hanife Hazretleri, (80/699-150/767) kelâm ilmini, “dinin inanca
“sallallahu aleyhi ve sellem” muhataplarına anlatmı tır. taalluk eden yönü” olarak tarif etmekle birlikte buna el-fıkhü’l-ek-
ber adını vermektedir. Buna kar ılık dinin amelî yönünü ise fıkıh
Kelâm ilmi, amel ve davranı ları inceleyen bir dinî ilim olan fıkıh olarak isimlendirmektedir.
ilminden farklı olarak dinin inanç konularını ve iman ilkelerini
konu edinmektedir. Bununla birlikte fıkıh, Müslümanların amelî Kelâm ilminin konusu itibariyle yapılan tanımlarda âlimlerden
hayatlarını tanzim etmekte, kelâm ilmi ise Müslümanların bazıları nübüvvet meselesini, bazıları da âhiret konusunu tari n
imanının sa lam ve do ru temeller üzerine oturtulmasına ve yakinî dı ında bırakmı tır. Ancak konusu yönüyle yapılan tari erin
yani inanç bakımından sarsılmaz bir imanı elde etmesine ula tıran hemen hemen hepsinde Yüce Allah’ın zât ve sıfatlarına yer verilm-
yöntemleri ortaya koymaktadır. i tir. Mesela Seyyid erif Cürcânî Hazretleri’nin konusuna göre
yaptı ı tanımda kendileri kelâm ilmini u ekilde tarif etmi tir:
1.1. Kelâm lminin Tanımı ve Amacı “Allah’ın zâtından ve sıfatlarından, ba langıç ve sonuç itibariyle
“Kelime”nin ço ulu olan “kelâm”, sözlükte “yaralamak, etkilemek” kâinatın hâllerinden slâm kanunu üzere bahseden bir ilimdir.”
anlamındaki “k-l-m” kökünden türemi bir isim olup “bir kri tam
olarak anlatan söz” demektir. Esasen kelâm ilmi; tarihî süreç Ebü’l-Hasen Alî b. Muhammed b. Alî es-Seyyid e - erîf Cürcânî, et-Ta’rîfât (Lübnan:
içinde akaid ilmi, usulü’d-din, el-fıkhü’l-ekber, tevhid ve sıfatlar Darü’l-Kütübi’l- lmiyye, 1983), "klm", 237; Fîrûzâbâdî, Kâmûsu’l-Muhît (Beyrut: Dar'ül hya
Turas, 2013), "klm", 556; smâil b. Hammâd Cevheri, Tâcü’l-Luga (Bilinmiyor, 2001), "klm",
ilmi gibi pek çok isimlerle de anılmı tır. Öte yandan kelâm ilmi; 230; brahim Mustafa vd., el-Mu’cemü’l-Vasît ( stanbul: Ça rı Yayınları, 1989), "klm" 230.
konusu, amacı ve ekolleri dikkate alınarak farklı ekillerde tanım- Adudüddin el-Îcî, el-Mevâkıf lm’l-Kelâm (Beyrut: Âlemu’l-Kutub, 1325), s.7.
lanmı tır. Erken dönemden itibaren kelâm âlimleri arasında Beyâzizâde, mam Azam Ebu Hanife’nin tikâdî Görü leri, çev. lyas Çelebi ( stanbul: Marmara
lahiyat Vakfı Yayınları, 1996), s. 70.
ço unlukla kabul görmü bir gelene e göre altı iman esası, teoride Cürcânî, et-Ta’rîfât, s. 185.
AKADEMİ I 22