Page 21 - Akademi Dergisi Ocak
P. 21

Okuyanı Gülümseten Yapılış Hikâyesi İle

           TAKKECİ İBRAHİM AĞA                                                                                                                                                                                                                                                             brahim A a, hemen o gün bir karar veriyor. Verdi i karar, üç
                                                                                                                                                                                                                                                                                          adet altın küpü buldu unu ne hanımına ne çoluk çocu una ne de
                                                                                                                                                                                                                                                                                          bir
                                                                                                                                                                                                                                                                                               ba kasına
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                brahim
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                        A a,
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                      Takkeci
                                                                                                                                                                                                                                                                                                         söylememek.
           KÜLLİYESİ                                                                                                                                                                                                                                                                      odunlu undaki küplerdeki altınları kısım kısım çıkartır. 1572
                                                                                                                                                                                                                                                                                          yılında camiyi yaptırmaya ba lar. Bilinmeyen bir sebepten
                                                                                    Mahmut Kemal Aydın                                                                                                                                                                                    yapımı yakla ık 20 yıl süren caminin in aatı 1591-1592 yılında
                                                                                     hlas Vakfı Ba kanı                                                                                                                                                                                   tamamlanır. Takkeci  brâhim A a tarafından yaptırılan külliye;
                                                                                                                                                                                                                                                                                          cami, iki sebil, kuyu, hazîre ve sıbyan mektebi diye bilinen
                                                                                                                                                                                                                                                                                          yapıdan olu maktadır. Vak yesinde, cami etrafında on be  hücre
                                                                                                                                                                                                                                                                                          ve   bir  dershanenin   varlı ından  bahsedilmektedir.
                                                                                                                                                                                                                                                                                          “Hadîkatü’l-Cevâmi” isimli kitaptan ve mezar ta ındaki
                                                                                                                                                                                                                                                                                          ifadelerden caminin aynı zamanda Halvetî tekkesi  eklinde
                                                                                                                                                                                                                                                                                          kullanıldı ı anla ılmaktadır. Avlunun kuzey kapısının
                                                                                                                                                                                                                                                                                          üzerinde caminin II. Mahmud zamanında (1821 yılında)
                                                                                                                                                                                                                                                                                          tamir edildi ini belirten bir kitâbe mevcu ur. Ayrıca
                                                                                                                                                                                                                                                                                          Vakı ar Genel Müdürlü ü tarafından 1985’te yapılan
                                                                                                                                                                                                                                                                                          tamira a cami içindeki ah ap dikmelerde ve kemer
                                                                                                                                                                                                                                                                                          kö eliliklerinde kalem i leri ortaya çıkarılmı tır. Yapı, 2005
                                                                                                                                                                                                                                                                                          yılından sonra esaslı bir  ekilde tamir görmü tür. Caminin
                                                                                                                                                                                                                                                                                          en mühim hususiyetlerinden biri de zengin çinileridir.  znik
                                                                                                                                                                                                                                                                                          çinilerinin yanı sıra XVII. yüzyıl Kütahya çinilerine de
                                                                                                                                                                                                                                                                                          rastlanmaktadır. Günümüzde camiye ait bazı çini levhalar,
                                                                                                                                                                                                                                                                                          Lizbon’da Gülbenkyan Müzesi’nde sergilenmektedir. Asma
                                                                                                                                                                                                                                                                                          dalı ve üzüm salkımı, çiçek açmı  meyve a acı ve dalı, nar ve nar
                                                                                                                                                                                                                                                                                          çiçe i, gül, lâle, karan l, menek e gibi meyve ve çiçekleri gibi
                                                                                                                                                                                                                                                                                          moti er görülmektedir. Mercan kırmızısı, zümrüt ye ili, mavi,
                                                                                                                                                  Önceleri söylemek istemedi ama a çı o kadar ısrar e i ki her gece   kafasından bir plan yaptı. Takkeci  brahim A a, sabah namazını      koyu lâcivert en sık kullanılan renklerdir. Ha a çiniler arasında,
                                                                                                                                                  gördü ü rüyayı anlatmak zorunda kaldı. Rüya üzerine   kıldıktan sonra, ku luk vaktine kadar evde Kur’an-ı Kerîm,                        Takkeci  brahim A a’nın buldu u altın küplerden bir
                                                                                                                                                   stanbul’dan kalkıp Ba dat’a geldi ini duyan a çı, kahkahayı   ilmihâl okur ve tesbih çekerdi. Sonra ku luk namazını kılar, i ine       tanesini tasvir eden bir çini bulunmaktadır. Tamamen
                                                                                                                                                  bastı:                                                gitmek için yola çıkar, besmeleyle dükkânını açardı. O gün sabah                  bitkisel kompozisyonlu çinilerle kaplı olan mihrabın dı ında
                                                                                                                                                  – Hay akılsız!.. Hiç rüya sebebiyle, üç üzüm danesi yemek için   namazından sonra, bahçedeki tavukların kümesine u radı. Baktı          ince i çili i ile devrinin üslûbunu yansıtan mermer minberi,
                                                                                                                                                  bunca zahmete girilir, bunca masraf yapılır mı? Sende hiç akıl   ki follukta be  tane yumurta var. Yumurtalardan bir tanesini aldı.
         E-5 karayolu üzerinden 15 Temmuz  ehitler Köprüsü’ne   oldu.  Hanımına,  çocuklarına  bir  bahane uydurdu. Anadolu                       yok mu?                                               Yata a girdi. “Hanım, biraz rahatsızım; karnım çok a rıyor!”                      renkli camlı revzenleri, pencere kanatları, kündekârî kapısı ile
         gidenler; Merter’i, Cevizliba ’ı a ıp Topkapı mezarlıkları    ehirlerine  arakiye,  takke satmaya  gidece im  dedi. Ba dat’a             – Tedirgin oldum! Ne yapayım? Rüyama giren zat, çok nurlu bir   dedi.  ki saat sonra bahçeden hanımı gelip, “Efendi, nasıl oldun?”      cami oldukça zengin bir mimari sergilemektedir. Kesme ta tan
         hizasından geçerken Takkeci  brahim A a Camii’nin o zarif   giden bir kervana dâhil olup yola revan oldu. Ba dat’a vasıl oldu.           insandı. Dayanamadım, geldim i te!                    diye  sorunca,  “Karnım  a rıyordu  ya!..  Sana  demi tim.  Geçti                 in â edilen minare, caminin kuzeybatı kö esindedir.  Kare   mermerden yapılmı  kuyunun kapa ı ve çıkrı ı
         minaresini görebilirler. 16. yüzyıl Osmanlı mimarisinin   Sorup soru turdu.  Azamiye  Mahallesi’ni  buldu. Azamiye                       Bu sefer a çı dedi ki:                                elhamdülillâh. Bak yumurtladım. Yumurtlayınca karnımın                            kaideli minarenin tek  erefesi olup üzeri kur un külâhlıdır.   kaybolmu tur. Kuyunun kuzey ve güney kenarlarında yine
         müstesna bir örne i olan camiyi 1591-92 yıllarında Arakiyeci   Mahallesi  denilmesinin sebebi,  mam-ı Azam Ebu Hanife                    – Ben dahi her gece bir rüya görürüm. Rüyama giren bir pir-i   a rısı geçti.” deyip elindeki yumurtayı hanımına verdi. “Haydi,          Külliyede iki adet sebil mevcu ur. Bunlardan biri camiden   mermer ve tek parça  çıkrık ayakları, avluya bakan pencere
          brahim A a yaptırmı tır. “Arakiye” keçeden yapılan külâha   Hazretleri’nin kabrinin orada olmasaydı. Bunun için oraya                   nurâni, ‘ stanbul’a git, Topkapı’da sur dibinde Arakiyeci  brahim   sabah çorbasını hazırla da yiyelim.   e geç kaldım.” dedi. Hanımı   önce in a  edilmi  olup  Davutpa a Caddesi’yle Takkeci Camii   üzerinde su haznesi bulunmaktadır. Kuzey avlu duvarı ile do u
         verilen isimdir. Bu caminin yapılı ının ilginç bir hikâyesi vardır.  Azamiye  Mahallesi  deniyordu.  Efendim,  Ba dat’ta  bir  de        A a diye birinin evi var, evi bul, evin odunlu unda üç küp altın   da yumurta elinde, “Bahçeden biraz ye illik toplayayım, çorbayla     Soka ı’nın kesi ti i kö ede ve Dervi  Pa a Çe mesi’nin   avlu duvarının kesi ti i kö ede yer alan çe menin ön
         Camiyi yaptıran Arakiyeci (keçeden takke yapan)  brahim A a,   Kâzımıye Mahallesi vardır. Kâzımıye Mahallesi denilmesinin                gömülüdür; onları al, key nce ya a!’ dedi. Ama rüya ile amel   yeriz.” diyerek bahçeye çıktı. Sabah çorbasını içtikten sonra            kar ısında bulunmaktadır.  Sebilin günümüzde yerinde   cephedeki mermer kitâbesinde, 1820 yılında Sadrazam
         eski  stanbul’un Topkapı’sında ya ayan bir garibandı. Kendisi ne   sebebi de on iki imamdan  mam-ı Musa Kâzım Hazretleri’nin             edilmez dedim, hiç üstünde durmadım. A çıdan bu sözleri   Takkeci  brahim A a, e e ine binip dükkânına do ru yola çıktı.                olmayan iki kitâbesinden biri cami içinde korunmaktadır.   Dervi   Mehmed  Pa a  tarafından  yaptırıldı ı
         kadar fakirse gönlü o kadar zengindi. Yaptı ı takkeleri, serpu ları   türbesinin orada olmasıdır. Neyse bizim Takkeci  brahim A a,       duyan Arakiyeci  brahim A a’nın gözleri parlamı , bütün   Tam çar ıya geldi i sırada, dükkânlarının önünde oturmu                       Bu kitâbede sebilin 1578 yılında  brâhim A a tarafından   belirtilmektedir.  Caminin güneydo usundaki sıbyan
         satar; karısıyla zar-zor geçinirdi. Fakir olmasına ra men yine de   Azamiye Mahallesi’ni ve rüyasında kendisine söylenen köprüyü         yorgunlu u geçmi ti. Kendi kendine, “  te gördü üm rüyanın   olan esnaf arkada ları, “Gıt gıt gıdak!..” diyerek gıdaklamaya             yaptırıldı ı yazılıdır.  Sebilin üzerinde görülen sıvalı yapı,   mektebi hakkında yeterli bilgi yoktur. Günümüzde bo  olan
         büyük bir hede  vardı: Bir cami yaptırmak istiyordu. Hep bunun   de  buldu.  Köprünün  aya ında  gerçekten  üzüm  asması  vardı.         hikmeti anla ıldı!” diye dü ündü. Ama a çıya hiçbir  ey belli  ba ladılar. Me erse hanım, efendisi bahçeye çıkınca hemen                kuzeyde ve batıda sebil duvarlarına oturmaktadır. Sebil ile   yapının bir süre ev olarak kullanıldı ı bilinmektedir.
         hayalini kuruyordu. Bir gece, bir rüya gördü. Nur yüzlü bir   Demek ki mevsimi ki asmadaki üzümler de olgunla mı tı.  ndi, o             etmedi. A çıdan alaca ı haberi almı , ö renece ini ö renmi ti.   kom u kadına seslenmi . Efendisinin karnının a rıdı ını,               üzerindeki yapının giri i, Davutpa a Caddesi yönünden tek   Külliyede biri caminin avlusunun içinde, di eri sebilin arkasında
         ihtiyar rüyasında ona dedi ki, “Ey Takkeci  brahim A a; kalk,   asmanın üzümünden üç tane yedi. Karnı da acıkmı tı. Üzümü                Sonra da a çıdan müsaade istedi. Hemen  stanbul’a gidecek bir   sabah  namazından  sonra  yumurtladı ını,  yumurtlayınca  karın         bir kapı ile sa lanmakta olup içeride her iki mekâna farklı   yer alan iki hazîre bulunmaktadır. Bunların dı ında sebilin
         Ba dat’a git, Azamiye Mahallesi’ndeki köprünün aya ında   yedikten sonra baktı ki kar ıda bir  a çı dükkânı var.  A çıdan                kervan bularak kervana katıldı.  stanbul’a döndü. Evde hiç   a rısının geçti ini söylemi . Kom u kadın da kocasına söylemi .            kapılarla ula ılır.  çinde bir de kuyu mevcu ur. Sebilin kuzey   arkasındaki hazîrenin kar ısında kime ait oldu u bilinmeyen iki
         bulunan sahipsiz asmadan üç tane üzüm ye, gel.”  brahim A a   çorba istedi. Bir de kebap ısmarladı. Çok yorgundu.  stanbul’dan           kimsenin olmadı ı bir gün, evinin odunlu unu kazdı. Gördü ki   Kocası da i e erkenden gidip çar ıdaki arkada larına söylemi .           duvarında bir, batı duvarında üç penceresi vardır. Di er sebil,   mezar daha vardır. Avlunun içindeki hazîrede biri Takkeci
         uyandı. Bu rüyaya bir mana veremedi. Kendi kendine, “Hayırdır   Ba dat’a gelmek onu yormu tu. Yeme ini yerken a çı sordu:                orada gerçekten de 3 adet küp var. Üç küpün içi de çil çil altın...   Dolayısıyla  bizim  Takkeci  brahim  A a,  daha  i e  gelmeden    avlunun do u kapısının yanında sıbyan mektebiyle avlu    brâhim A a Camii  eyhi Ali Efendi’ye ait olmak üzere altı mezar
         in âallah, sübhânallah, lâ havle velâ kuvvete illa billah.” dedi.   – Hayrola yabancı, nereden gelip nereye gidersin?                    Fakat küpleri ve içindeki altınları çıkartmadı. Tekrar küplerin   bütün esnaf bu vak’ayı birbirlerine hayretler içinde anlatmaya        duvarı arasında yer almaktadır. Do u avlu kapısının yanındaki   bulunmaktadır.  Sebilin arkasındaki hazîrede ise mezar ta ı
         Ertesi gece, aynı rüyayı tekrar gördü. Daha ertesi gece yine aynı   – Âsitâne’den, Dersaâdet’ten yani  stanbul’dan geliyorum.            üstünü ör ü.  imdi bunu hanımına ve çocuklarına söylemeli mi,   ba lamı lar. Esnaf arkada ları da bu sebeple, Takkeci  brahim           bir kapıdan caminin bahçesine geçilmekte ve sebile   kaybolmu  bir mezarla  brâhim A a’nın ve o lu Halil
         rüyayı gördü. Artık her gece aynı rüyayı görüyordu. Çok tedirgin   – Hayırdır in âallah, geli  sebebin nedir?                            yoksa söylememeli miydi? Kara kara dü ündü. Hemen     A a’yı görünce gıdaklamaya ba lamı lar. Bu yüzden Takkeci                         girilmektedir.  Yapının tam ortasında bulunan tek parça   Çavu ’un sandukaları yer almaktadır.

                                                                                                     AKADEMİ  I  19
   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26