Page 14 - Akademi Dergisi Ocak
P. 14
de i tirerek, sa lam bünyeli bir âlem ( slâm âlemi) kurarak
kâmil cemiyetler meydâna getirdikleri açıkca ortadadır. Burada
kendi kavimlerine, akrabâlarına, ha â babalarına ve o ullarına
slâm esâslarını ö retmek üzere çe itli kabîlelere muhtelif
yardımcım olur? buyurdu
yeryüzünün yarısına yayıldı. slâm’ın ilerleme ve yükselme sırrını
Karahânlılar,
kar ı harbe iklerini, O’nun yolunda yurtlarını ve mallarını fedâ
Gazneliler,
Bâbürlüler,
Timuro ulları,
ö retmenler gönderilmi tir. Burada, zaman zaman sayıları 70’e
önlerine e diler. Peyga
ne kadar ara tırıp incelersek o kadar hayranlı ımız artıyor...” Sevgili
Selçûklular ve Osmânlıları zikredebiliriz. “O (Peygamberimiz),
edip kanlarını akı ıklarını, dost ve dü mân herkes bilmekte ve
kadar varan “Ashâb-ı su e”’yi (radıyallahü anhüm ecmaîn)
tekrârladı. Her söyleyi
Peygamber’imiz (aleyhisselâm), e itim ve ö retim metodunu, ilk
sahâbe-i kirâmı yani ilk Müslümânları nasıl e itmi tir?” diye bir
söylemektedir. Sevgili Peygamber’imiz, Ebu Cehil’e 23 defa
hâtırlamalıyız. Onlar bazen kabîlelere ö retmen olarak gitmi ler,
Üçüncü defasında, Ya R
defa, ilk nesil olan, slâm’ın altın nesli sahâbe-i kirâm üzerinde
slâmiyet’i teblî etmi tir. Biz de Peygamberimiz, hulefâ-i râ idîn
soru sorulacak olursa, “Tabîî ki evvelâ Kur’ân-ı Kerîm ile
gerekti inde de harplere mücâhid olarak katılmı lardır. Sahâbe-i
ya ça en küçü ü isem de
uygulamı ve ortaya hayırlı bir ümmet çıkmı tır. Bu bahtiyâr
ve di er sahâbe-yi kirâm gibi marûz kalaca ımız çe itli sıkıntılara
e itmi tir.” cevâbını veririz. Zâten Hazret-i Ai e Vâlidemiz de
kirâm ve Tâbiîn devrinden ba layarak geni slâm dünyâsı içinde
üzerine Resûlullah Efen
toplulu un meydâna getirilmesinde kullanılan metodları bilmek
ve eziyetlere sabretmeliyiz. Prof. Dr. Abdullah Özbek’in
Peygamberimiz’in ahlâkının, Kur’ân-ı Kerîm ahlâkından ibâret
birçokâlim ve velî gelip geçmistir. Fâs’tan Hindistân’a,
Di erleri hayret içinde
zarûrîdir. Önemine binâen unu ifâde etmeliyiz ki e itim
belir i i gibi Sevgili Peygamber’imizin e itim metodunda,
oldu unu ifâde etmemi midir? Kur’ân-ı Kerîm tefsîrleri,
Yugoslavya’dan Orta Asya ve Çin’e, Kırım ve Kazan’dan Afrika’ya
Sûresi’nin 94. âyet-i k
sâhasında hizmet verenlerin, e itimle ilgili yeterli metod
hadîs-i erîf erhleri, siyer, slâm târihi ve genel târihle ilgili
üzerinde durabilece imiz çok önemli 6-7 nokta vardır. Bunlar
ve Yemen’e kadar birçok slâm büyü ü vardır. Bir muallim, mür id,
Sana emrolunan eyi (em
bilgisine sâhip olmaları gerekir. te bunları ifâde e ikten
eserler, Resûlullah’ın da’vet ve teblî i ile ilgili kaynaklar tetkik
bizim çalı malarımızda, e itimimizde göz ününe alaca ımız
rehber elinde yeti erek silsile yoluyla Peygamber Efendimiz’e
arasını ayır. Mü rikler
sonra, imdi Peygamberimiz’in konumuzla ilgili birkaç hadîs-i
edilip oradaki esâslar tesbît edilerek genel e itim ve ö retim
çok önemli noktalardır. Önce bunları maddeler hâlinde
kadar gitmeleri; nerede ve hangi memleke e yeti irlerse
etme.) ilâhî emri gelin
erî ni nakledebiliriz: Ben bir muallim olarak gönderildim.
sıralayalım:
metoduyla ilgili kitaplar, psikoloji ve sosyoloji ile ilgili
yeti sinler, onları tek bir kayna a ba lamı tır. üphe yok ki, Allahü
açıktan açı a slâm’a d
( bn-i Mâce) Ben sizin için bir baba gibiyim; bilmediklerinizi
1- Konu ma yerinin ve zamanının seçimi; söz, hareket ve
çalı malar; dîn e itimi, dîn psikolojisi, dîn sosyolojisi ve dînler
Teâlânın ve peygamberlerinin emir ve yasaklarına riâyet ederek
çıkıp; Ey Kurey halkı
ö retiyor, sizi terbiye ediyorum. (Ebû Dâvûd, Nesâî) Ben güzel
bakı larıyla dinleyicileri kontrol altına alma, gerekirse
târihi ile ilgili ara tırmalarla mukâyese edildi i takdîrde,
ya ayan ferdler, âileler ve cemiyetler, çok huzûrlu, gâyet
buyurdu. Ha â bn-i s
ahlâkı tamâmlamak için gönderildim. Benim ve sizin
muhâtaplara soru sorarak, yemîn ederek onların dikkatlerini
Peygamberimiz’in e itim metodlarının isâbetlili i daha açık ve
müre eh birer hayât içinde olmu lar; herkes adâlet, emniyet ve
“es-Sîretü’n- Nebeviyy
benzeriniz, ate yakan ve ate ine pervâne ve çekirgeler dü meye
toplamak
seçik bir tarzda ortaya çıkacaktır. Çünkü O’nun e itimi, temelde,
huzûr içinde, son derece medenî bir ekilde ya amı lardır.
“Ey Benî Hâ im”, “Ey Be
ba layınca onları men etmeye çalı an kimse gibidir. Ben sizi
Allahü Teâlânın yüce kelâmı Kur’ân-ı Kerîm’de yer alan esâslara
2- Konu ma esnâsında ses tonunu, jest ve mimikleri iyi
Burada önemine binâen, mühim bir noktanın altını çizerek
kabîleleri teker teker
ate e dü mekten korumak için eteklerinizden tutuyorum;
ayarlamak [bazan yüksek sesle konu urlardı.]
dayanmaktadır. Bu esâsları, 23 sene zarfında; barı ta ve sava ta,
belirtelim ki bizim mukaddes dînimizde, Peygamber
da, Ey kavmim! Hiç bend
hâlbuki siz, benim elimden kurtulmaya çalı ıyorsunuz.
sıkıntı ve mutluluk anlarında, dînî, ictimâî, ahlâkî ve siyâsî yönden
3- Akıcı, kısa ve özlü konu mak, âdetâ kelimeler sayılacak ekilde,
Efendimiz’in teblî âtında, yine çok zengin olan kültürümüzde
hepsi birden, Hayır, i
(Müslim) Allah’ın, benimle gönderdi i hidâyet ve ilim, bol
tedrîce riâyet ederek hayâta, içinde bulundu u topluma ve
gerekti inde 2-3 defa tekrâr ederek ve irticâlen konu mak [o,
ve yüksek medeniyetimizde, e itimde i in esâsı hem kendisine
kizben” dediler.] Buyur
te slâm nazarında ö retmen yeti tirilmesi her türlü ihtiyaçtan
ya mura benzer ki o ya murun isâbet e i i yerin bir kısmı,
mühim i in, çocukların ve gençlerin iyi terbiye edilmesi oldu unu
çevresindekilere uygulamı tır. Takdîr edilece i üzere, insanları,
cevâmiul-kelimdir.]
faydalı hem de âilesine, milletine, vatanına ve devletine,
ihsân e i ve beni size
önce gelmektedir. Burada Ashâb-ı Su e’yi tekrâr hâtırlamamızda
suyu içen kuvvetli bir toprak olup bol ot bitirir. Bir kısmı da su
gününden korkan sizler için, Peygamber ne güzel örnektir.
memleke e ya’nî dünyâ yaratıldı ı günden kıyâmet kopuncaya
4- Muhâtapların seviyesine uygun konu mak (Kellimun-nâse alâ
bildiriyor. O hâlde her Müslümân’ın birinci vazifesi; evlâdına,
ba lı bulundukları dînlerinden, eski örf, âdet ve
slâmiyet’e ve Müslümânlara, ha â bütün insanlı a faydalı
insanlara
peygamberli inin
musaddikıyye?”] Sonra d
açtı ı davâda, kâdı efendinin, Hıristiyân tâcirin lehine hüküm
içmeyen katı yer olup suyu biriktirir ve muhâfaza eder de
fayda vardır. lmin ayakta durması, ulemânın varlı ına ba lıdır.
(Ahzâb, 21) Ey kadınlar! Evlerinizde okunan Kur’ân’ı ve
kadar, gelmi ve gelecek bütün varlıkların, her bakımdan en
kitâbını (Kur’ân-ı Kerîm’i), peygamberini, dînini ö retmektir.
kaderi ukûlihim - Dârü’l-Fünûn Müderrislerinden Seyyid
geleneklerinden bir anda çevirmek kolay bir i de ildir. te
bizim
unsurlar
te
meydâna
olmu tur.
getirmek
derken insanın yaratıcısını bilmesi, yaratıcının Rablı ı ve
bildirilmesinin 13. senesinde, birtakım hikmetlere mebnî,
verdi ini anlatmaktadır. Dost-dü mân herkes tarafından bilindi i
insanlar! Ben sizin hep
Dünyâ durdukça, ilim adamlarına ihtiyâç devâm edecektir.
hikmeti hatırlayınız: (Ahzâb, 34) Muhakkak sen, do ru yola,
Allahü Teâlâ, o su ile insanları faydalandırır; insanlar ondan
Abdülhakîm Efendi; konu mada esâs olanın, kar ıdakinin
Evlât büyük ni’me ir. Ni’metin kıymeti bilinmezse elden gider.
Sevgili Peygamberimiz, bozuk inançları ve alı kanlıkları söküp
üstünüdür. Hiçbir kimse, hiçbir bakımdan, O’nun üstünde
kültürümüzdeki ana hedef budur. Bu da iyi bir e itim ile
yaratılanın kullu u esâsına dayalı bir münâsebetin kurulmasını
Medine-i Münevvere’ye hicret izni verilmi , orada slâm
gibi, koca Osmânlı pâdi âhı da mahkemede kâdı efendinin
O Allahü Teâlâ ki yerle
Muallimler de e itim ve ö retimin temel ihtiyâcıdır.
içerler, hayvânlarını sularlar ve onunla ekerler, biçerler. Yine o
de ildir. Hâl böyle olunca, Resûlullah Efendimiz’in e itim ve
Allah yoluna kılavuzlarsın... ( ûrâ, 52-53) Peygamber’in size
Bunun için pedagoji yani çocuk terbiyesi, slâm dîninde çok
atmada tedrîce riâyet etmi ; bu tedrîci inanç, ibâdet ve
anlaması oldu unu ifâde etmi tir.)
mümkün olabilir. Türk- slâm tarihi boyunca, millî
kasdediyoruz. Bütün peygamberler, insanlara ilk önce bunu
devletinin temelleri atılmı tır.
huzûrunda, ayakta bekler ve di er suçlular gibi titrerdi. Yine
O’ndan ba ka ibâdete mü
ya mur öyle bir yere isâbet eder ki orası düz ve kaypaktır, ne su
getirdiklerini alınız (tutunuz), yasak e i i eylerden
5- Adetâ ya arcasına, hâdiseyi o anda ya ıyormu gibi, (Sevgili
hükümlerin hepsinde uygulanmı tır. O, getirdi i lâhî
ö retim metodunu ortaya koydu umuzda, bizim için çok
kıymetli bir ilimdir. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî) Çocu un
RESÛLULLAH’IN E T M N N SÂBETL L
e itimimizdeki ana hedef bu olmu tur. te imdi de bu güzel
ö retmeyi hedef almı lardır. Kur’ân-ı Kerîm’de, Zâriyât Sûresi’nin
Fâtih’in, kendi yaptırdı ı medresede bir oda istemesi üzerine, onu
(âlem- ümûl, evrensel) bir dîn oldu undan orada kalmamı ,
dirilten O‘dur… meâlind
tutar ne de ot bitirir. te bu, Allah’ın dînini anlayan ve Allahü
terbiyesine çok dikkat etmelidir. Onun kötü arkada larla dü üp
önemli ölçüler meydâna çıkacaktır. urası muhakkak ki ilk
sakınınız.(Ha r, 7)
Peygamberimiz’in Mu’te muhârebesini anlatması, âdetâ
teblî lerin, bütün insanlı a anlatılması ve bunların ebediyete kadar
Bilindi i üzere va’z, aynı zamanda bir tezkîrdir. [Bu konuda
ülkenin bütün vatanda larının ana hede bu olmalıdır. Bu da iyi
56. âyet-i kerîmesinde de, Ben, cinnîleri ve insanları, (ancak beni
dünyânın her tarafına yayılmı tır. Peygamber Efendimiz, Medine-i
ö retim üyelerinin imtihân etmeleri, aslında e itimde çok önemli
okudu. Dinleyenlerden,
Teâlânın benimle gönderdi i hidâyet ve ilimden faydalanan ve
kalkmasına mâni olmalıdır. Kötü arkada , çocu un edeb ve
geçerli oldu unu ispatlamak için canla ba la çalı ıyordu. Bu
ya ıyormu çasına olmu tur.) samîmî olarak ve edebe riâyet
Peygamber Hazret-i Âdem’den (aleyhisselâm), son Nebî ve Resûl
âyet-i kerîmeler var: Kâf (50), 45; Zâriyât (51), 55; A’lâ (87), 9-10;
bir e itim ile mümkün olabilir. üphe yok ki mâzîlerini,
PEYGAMBER EFEND M Z, KEND S N B R MUALL M
bilsinler, tanısınlar) bana ibâdet etsinler diye yara ım.
Tâhire’de bir tara an Kurey mü riklerinin hücûmlarına,
bir göstergedir.]
o lu dîvâne olmu ! Bizi
onları bilip (ö renip) ba kalarına da ö reten kimse ile buna
terbiyesini bozar. ( mâm-ı Gazâlî) te burada iyi çevrenin önemi
Hazret-i Muhammed Mustafâ’ya (sallallahü aleyhi ve sellem)
ederek anlatmak
esâsların ba ında, Kelime-i Tevhîd geliyordu. Bunun da manâsı;
â iye (88), 21-22 gibi.] Yine va’z, bir emr-i ma’rû ur. [En hayırlı
OLA K TAKDÎM ETM T R
büyüklerini tanıyamayan çocuklar, gençler ve ya ları ilerlemi
buyurulmaktadır. slâm’da e itimin en yüce hede Allah’ı
saldırılarına sabırla kar ı koyarken di er tara an da civârdaki
8- nsanların, kânûn nazarında e itli ini kavratmak (Sevgili
ayrılanın sözünü dinl
kulak asmayan, benim getirdi im hidâyeti kabûl etmeyen
kadar, dâimâ hak ile bâtıl mücadelesi devâm edegelmi tir.
çok açıktır. Allahü Teâlâ bir kulunu severse ona âhirete yarar i ler;
6- Dolaylı anlatım yaparak, muhâtapları mahcûp etmemek
Allah’tan ba ka, ibâdete hakkıyla lâyık bir ilâhın olmadı ı ve
ümmetle ilgili âyet-i kerimeyi hâtırlıyalım.] Va’z, bir da’ve ir.
Sevgili Peygamber’imiz: “Ben, ancak bir muallim olarak
insanlar, büyüklüklere tâlip olamaz. nsanların çe itli buhrânlara,
tanıtmak (Ma’rifetullah)tır. smâîl Hakkı Bursevî’nin (kuddise
ba kanlarına,
devletlerin
mektupları
da’vet
Peygamber’imiz, “Kızım Fâtıma da hırsızlık yapsa elini
[Burada, Mesed (Ebû Leh
kimsenin benzeridir.(Buhârî, Müslim) Görüldü ü gibi, bu
iyi, güzel ameller yaptırır. Allahü Teâlâdan hidâyet olmazsa,
nsanları, dünyâda ve âhıre e seâdete, selâmete, felâha ve necâta
Muhammed’in (aleyhisselâm) O’nun kulu ve resûlü oldu una
[bazılarına ne oluyor da öyle öyle yapıyorlarmı diye ortadan
[Hazret-i Peygamber’e, yakınlarını da’vetle ilgili âyet-i kerîme
gönderildim” ( bn-i Mâce) buyurmu tur. Peygamberimizin
bunalımlara, rûhî sıkıntılara marûz kaldıkları asrımızda, büyük
sirruh) “Kenz-i Mahfî” isimli eserinde zikre i i bir hadîs-i
göndermi tir. Ha â bu davetler, hicre en henüz 7 sene
kestiririm.” buyurmakla, bunu ne güzel ifâde ediyorlar. Hâlbuki
zaman Âs bin Vâil’e cev
hadîs-i erî e, insanlar, 3 grup toprak misâli ile anlatılıyor:
ula tırmak için gönderilen Peygamberlere (aleyhimü’s-selâm)
konu uyor.]
yüzlerce kitâb okusa, nasîhat dinlese yola gelmez. ( mâm-ı Gazâlî)
dâir iki temel konuyu ihtivâ ediyordu. Tevhîd inancı, insanlı ın
gelmi tir. (Amcası Ebû Tâlib’in evine, amcazâdesi Hazret-i Ali’yle,
insanların tavsiye ve nasîhatları, ya ayı tarzları, hâl ve
e itiminde, muallim (ö retmen), e itimin temel unsuru olup
kudsîde, Ben, gizli bir hazîneydim, bilinmeyi arzû e im; bunun
geçmi ken vâki olmu tur. Bu arada Hicretin 7. senesinde Hayber,
O’nun kızı hiç hırsızlık yapar mı? Kendi kızı üzerinden misâl
Mukaddes dînimizde, yüksek kültür ve medeniyetimizde çok
hâtırlanabilir. Yine bu
Edeb, te’dîb kelimelerinin terbiye, e itim kelimeleriyle çok
-küçük gruplar hâlinde olsun, büyük topluluklar hâlinde olsun-
7- Heyecânları kontrol ve i’tirâzlara kar ı i’tidâlli olmak [Meselâ
dünyâya geli inden itibâren gelmi -geçmi bütün peygamberlerin
yakınlarını ça ırtması); Da’veti alenî olarak yapmasıyla ilgili âyet-i
hareketleri, kerâmetleri hem zevk ve ibret almaya hem de
üzerine mahlûkâtı yara ım. buyurulmu tur. Yine insanın,
8. senesinde ise Mekke-i Mükerreme fethedilmi , böylece hem
vermesi çok hikmetli.), mü’minlerin karde lik ve i birli i
sayfasındaki bir âyet-i
mühim umdeler, son derece önemli kâideler vardır. Bunlar,
teblî e ikleri temel inançtır. Pozitivizm, pragmatizm,
kar ı çıkanlar olmu , bu mücâdele son ve en üstün Peygamber
Sa’d bn-i Ebî Vakkâs’ın bir sözü kar ısında, “Siz, Sa’d’ın gayretine
yakın alâkası vardır. E er bir insan, edebli bir insan hâline
kerîmenin gelmesiyle aldı ı tavır (Safâ Tepesi’ne çıkıp muhtelif
intibâha, uyanmaya sebeb olacaktır.
yaratıklar arasındaki yerini ve hayâ aki ferdî sorumlulu unu
Yahûdîlerin hem de Kurey kâ rlerinin Arap yarımadasındaki
duygularını yerle tirmek
cemiyetin nizâm ve intizâmını te kîl eden, insanlar arasındaki
getirilebilirse e itimde istenilen maksada, arzû edilen hedefe
Muhammed aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm’a kadar devâm etmi tir.
edebiliriz.] Orada bulu
naturalizm, idealizm, nihilizm gibi cereyânların da e itim
taaccüb mü ediyorsunuz?” buyurması.]
kavimleri oraya ça ırması.)] Bu konunun biraz teferruâtına
bilmesi, yaratılı hikmetini idrâk etmesi, hiç ölmeyecekmi gibi
hâkimiyetleri ortadan kaldırılmı tır. Peygamber Efendimiz’in
KUR’ÂN-I KERÎM E T M N N HEDEFLER
9- Ferdleri, maddî hayâtın gerektirdi i ekilde e itmek Bütün
münâsebetleri tanzîm eden çok mühim prensiplerdir.
teorileri vardır. Ama bu ve benzeri e itim teorileri, ba arıları
îmân etmedi, bu yüks
kavu ulmu demektir.
E T MDE TEMEL UNSUR Ö RETMEND R
girecek olursak unları söyleyebiliriz: Resûlullah Efendimiz,
ALLAHÜ TEÂLÂ, PEYGAMBER EFEND M Z’E TÂAT VE
dünyâ için, yarın ölecekmi gibi de âhiret için çalı ma duygusunu
âhırete irtihâlleri zamanında, Müslümânların sayısı 150 bine
Bir e itim ve ö retimde; ö retmenin bilgisi, ahsî özellikleri ve
bu hede ere baktı ımızda, Müslümân insanın yeti tirilmesi için
Efendimiz’in; do ru söz
ispatlanmı e itim esâsları de ildir. te bu noktada, Resûlullah’ın
Peygamberimiz, ilmin önemi ve âlimin fazîleti üzerinde o kadar
“Müddessir Sûresi”nin nâzil olmasıyla, insanları slâm dînine
BÂ ETMEY EMRETMEKTED R
SEVG L PEYGAMBER’ M Z N E T M VE Ö RET M
E T MC LER Ç N NÜMÛNE- MT SÂL, DEAL
yerle tirmek, bu hede er arasında gelmektedir.
ö retim metodlarına vukû yeti, birbirinden ayrılmaz bir bütün
gerekli olan hede er oldu unu görüyoruz. te bu ölçüler, aslında
yakla mı tır. O’nun arkasından halîfe olan 4 büyük zât da
durmu tur ki iki sınıf dı ındaki insanlarda âdetâ hayır olmadı ını
e itiminin önemi ortaya çıkmaktadır. Zâten ehemmiyeti bugün
hâlde, kibir ve inâtla
da’vete ba lamı tı. Bu da’veti gizli yapıyordu. Bir müddet sonra da,
METODU
Peygamber Efendimiz’e itâat ve i ibâ etme ya’nî uyma
E T MC SEVG L PEYGAMBER’ M ZD R
2- Takvâyı yerle tirmek, ahlâkî ahsiyeti geli tirmek ve Kur’ân-ı
olup pedagojik esaslara göre çok önemlidir. Bu vesîleyle burada,
(Hulefâ-i Râ idîn), kendi zamanlarında, slâm’ın yayılması için
Kur’ân-ı Kerîm’in ve onun tefsîri ve uygulaması olan sünnetin
söylemi tir. Bu iki hayırlı sınıf ise âlim (ilim adamı) ve
çevirdiler ve dü mân ke
tesbit edilmi olan pedagojik esâsların hepsi, O’nun e itiminde
Yakın akrabânı Allahü Teâlânın azâbı ile korkutarak onları hak
Ahzâb sûresinin 21. âyet-i kerîmesinde de ifâde buyuruldu u
konusunda, Kur’ân-ı Kerîm’de birçok âyet-i kerîme vardır.
üphesiz ki e itimciler için nümûne-i imtisâl yani örnek insan,
Kerîm ölçüleri içinde ferdin bozuk davranı larını de i tirmek ve
ölçüleri olup yukarıda zikredilen hedefe yöneltmede, slâmî
önce Kur’ân-ı Kerîm’deki anlatım tarzı, e itimin hede eri
çok büyük gayretler sarf etmi ler, Cenâb-ı Hakk, onlara da
yer almaktadır. Peygamberimizin e itiminde, muallim
giderken bir mü rikin
ö rencidir. [Yine 4 gruptan birinde olmanın, 5. gruptan
dine ça ır. ( u’arâ Sûresi, 214) meâlindeki âyet-i kerîme nâzil oldu.
üzere, Peygamber Efendimiz, bizler için her husûsta en güzel
Misâl olmak üzere, bunlardan bazılarını, Kur’ân-ı Kerîm’deki sûre
ideal e itimci, bundan 14 asır evvel, tek ba ına teblî âta ba layarak
iyi yönde geli tirmek [Takvâdan, mü ekîlerden, Allah’tan
hakkında, çok kısa olarak birkaç kelime söylemekte fayda
büyük fetihler nasîb buyurmu tur. slâm devletinin Medîne-i
e itimin canlı örne i ise sevgili Peygamber’imizdir. O’nun
olmamanın emredilmesi.] mâm-ı Gazâlî de âlimlerin,
(ö retmen), e itimin temel unsuru olup slâm esâslarını
Hi âm’la konu masını da
Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm,
sıralarına göre öyle zikredebiliriz:De ki: Allah’ı seviyorsanız,
örnek oldu una göre e itimde de güzel bir örnektir. Zâten
23 sene gibi çok kısa bir zaman zarfında, târihin bir benzerini
korkmaktan bahseden birçok âyet-i kerîme vardır.]
Münevvere’de kurulmasından sonra geçen 50-100 sene içinde
görüyoruz: Selçuk Üniversitesi lâhiyat Fakültesi Ö retim
dünyâyı te rîf etmesi üzerinden bir müddet (40 sene) geçip Allahü
e itimcilerin derece ve mertebesini ne kadar vecîz bir ekilde ifâde
ö retmek üzere çe itli kabîlelere muhtelif ö retmenler
bu da’vetlerden sonra n
akrabâsını dîne da’vet etmek için Hazret-i Ali’yi gönderdi ve
Allahü Teâlâ, bir insanda bulunabilecek, görünür-görünmez
bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı ba ı lasın.
görmedi i ve kıyâmete kadar da göremeyece i 150.000 kâmil
3- yi insan yeti tirmek, insanın hayrına olan her eyi te vîk
Müslümânlar; batıda Endülüs’e, do uda ise Çin’e kadar
Üyelerinden Prof. Dr. Abdullah Özbek, “Bir E itimci Olarak
Teâlânın emriyle peygamberli ini ilân edince evvelâ yakın akrabâsı
etmektedir. Buyuruyor ki: lim adamları olmasaydı insanlar,
gönderilmi tir. Burada, zaman zaman sayıları 70’e kadar varan
onlara slâm’ı anlatırd
(Âl-i mrân, 31) Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız herhangi
hepsini amcası Ebû Tâlib’in evine ça ırdı. Söze ba layıp, Ey
bütün iyilikleri, bütün üstünlükleri, bütün güzellikleri
vesîle
olan
Sevgili
gelmesine
meydâna
insanın
etmek [Mülk, 3’te kimin en iyi amel yapaca ını imtihân için
Hazret-i Muhammed (Aleyhisselâm)” isimli kitâbında, Kur’ân-ı
varmı lardır. Târih boyunca Müslümânlar 121 devlet
ve Kurey ’in ileri gelenleri ona kar ı çıkmı lardı. O, en küçük bir
ashâb-ı su eyi hâtırlamalıyız. Onlar bazan kabîlelere ö retmen
hayvânlar gibi olurdu. Çünkü âlimler, insanları, ö retim
uymaktan vazgeçmekle; z
bir eyde ihtilâfa dü tü ünüzde, onu Allah’a ve Resûlüne arz
Habîbinde toplamı tır. O, güzel huyu, yumu aklı ı, afvı, sabrı,
Abdülmu alib o ulları! Vallahi, Arablar içinde benim size
Peygamber’imizdir. üphesiz ki Peygamberimiz’i, belirli
ölümün de hayâtın da yaratıldı ı mevzu-i bahis edilmi tir.]
kurmu lardır. Amerikalı yazar Stüdart “ slâm Âleminin
hede erini
Kerîm
9
e itiminin
madde
hâlinde,
fütûr, gev eklik göstermeden, Mekke-i Mükerreme’de - üç
vâsıtasıyla barbarlıktan çıkarıp insanlık seviyesine yükseltirler.
olarak gitmi ler, gerekti inde de harplere mücâhid olarak
kötü i lerden uzakla ma
getirdi im, dünyâ ve âhiretiniz için hayırlı olan eyden (ya’nî bu
ediniz.(Nisâ, 59) Hayır, Rabbine yemîn ederim ki onlar,
ihsânı ve ikrâmıyla herkesi hayrân bırakmı ; O’nu görenler ve
ki ilere veya özel bir sınıfa ders veren klasik bir e itimci olarak
4- lim ve hikmet ö retmek
senesi gizli olmak üzere- 13 sene, da’vet ve teblî ine devâm
Peygamberimizin e itim metodunu da 7 madde hâlinde ta’dâd
Bugünkü Hâli” adlı kitabında diyor ki: “ slâm’ın zuhûru,
Bilinmeyen konuların mutlakâ ilim ehline sorulması, Kur’ân-ı
katılmı lardır. Bütün Peygamberlerde bulunması vâcib olan 7
mümkün olaca ını bildir
dînden) daha üstününü ve daha hayırlısını kavmine getirmi bir
aralarında çıkan o karı ık i lerde, seni hakem kılmadıkça ve
O’nun sözlerini i itenler, seve seve Müslümân olmu lardır.
dü ünmemeliyiz. O, umûmî bir mürebbidir; terbiyecidir.
5- nsanları, a ırılıklardan korumak
neredeyse insanlık tarihinde kaydolunan en büyük hâdisedir.
etmi tir. Bizim de Kur’ân-ı Kerîm e itiminin hede erini, ana
etmi tir. Mekke döneminde, sayıları birkaç yüz olarak ifâde
sıfa an biri olan fetânet sıfatı gere ince, Peygamber Efendimiz’in
Kerîm’de geçen bir emirdir. Müslümânlar içinde, terbiye ve
ehvetlerine uyanlar, z
kimse yoktur. Ben sizi, dile kolay gelen, mîzânda a ır basan iki
hem de verdi in hükümden dolayı, hiçbir sıkıntı duymaksızın
O’nun hiçbir hareketinde, hiçbir i inde, hiçbir sözünde, hiçbir
TERB YE: Ki iyi, yava yava , rûhen ve bedenen yeti tirmek,
6- slâm’ı ya ayacak ve ya atacak bir nesil hazırlamak
hatlarıyla tesbît etmemizde fayda vardır. Bunları maddeler
edebilece imiz bir kısım bahtiyârlar, îmân ve slâm ile mü erref
slâm, daha evvel ahsiyet bakımından zayıf olan bir millet ve
aydınlatma i iyle görevli husûsî muallimlerin bulunması gerekir.
aklı o kadar çoktu ki Arabistân yarımadasında, sert ve inatçı
buna iddetle kar ı çık
kelimeyi söylemeye da’vet ediyorum. O da, Allah’dan ba ka ilâh
teslîm olmadıkça, îmân etmi olmazlar. (Nisâ, 65) Bir kimse,
zaman, hiçbir çirkinlik, hiçbir kusûr görülmemi tir. te bu
olgunla tırmak demektir. Peygamber Efendimiz; Bütün çocuklar,
7- Adâleti kavratmak [Devlet Ar ivleri eski Gn. Mdr. Merhûm
hâlinde öyle sıralayabiliriz:
de er bakımından kıymetsiz bir ülkede zuhûr e i. Daha
olmu , kâ rlerin tahammülü çok güç olan ezâ ve cefâlarına
insanlar arasında gelip çok güzel idâre ederek ve cefâlarına
Büyük slâm Âlimi mâm Gazâlî (rahmetullahi aleyh); her ehirde,
görerek Muhammed Aleyhi
olmadı ına ve benim, O’nun kulu ve resûlü oldu uma ehâdet
husûs, iyi anla ılacak olursa dînî ve dünyevî i lerimizde, kimi
Peygamber’e itâat ederse Allah’a itâat etmi demektir. (Nisâ, 80)
Müslümânlı a uygun ve elveri li olarak dünyâya gelirler.
Prof. Dr. smet Miro lu, yazdı ı bir makâlesinde, Venedikli
1- bâdet duygusunu geli tirmek, insanın aklını ve rûhunu
yirmi-otuz sene geçmeden, uçsuz-bucaksız geni mülk ve
sabretmi , slâm güne inin, di er insanların evlerine de girmesi
sabrederek onları yumu aklı a ve itâate getirdi ini, ço unun
akâid konusunda ortaya çıkacak tereddütleri gidermek için bir
O’na ve inananlara dü m
etmenizdir. Allahü Teâlâ, bana, sizi buna da’vet etmemi emre i.
örnek almamız gerekti i açıkca ortaya çıkar. Zîrâ
Peygamber’in emrine muhâlefet edenler, tneye ve can yakıcı
Bunları, sonra anaları-babaları, Yahûdî veya Hıristiyân yahud
Hıristiyân bir tâcirin, Konya kâdısına, Konyalı bir tâcir aleyhine
e itmek ve dü ünceyi geli tirmek. bâdet duygusunu geli tirmek
saltanatları parçalayarak, asırlar ve nesiller boyu devam
için cânla- ba la çalı mı lardır.
azâba u ramaktan korksunlar. (Nûr, 63) Allah’tan ve kıyâmet
AKADEMİ OCAK 2025 Sevgili Peygamber’imizin slâm’a slâmiyet, cihân- ümûl edegelen eski dinleri yıkarak, millet ve kavimlerin içindekilerini Mecûsî yaparlar. buyurarak Müslümânlı ın yerle tirilmesinde en Peygamberimiz’in ve O’nun izinden giden âlim ve velîlerin, nasıl dînlerini bırakıp Müslümân olduklarını ve dîn-i slâm yolunda, slâm âliminin bulunmasının farz-ı kifâye oldu unu belirtmektedir
İlim ve Araştırma Dergisi
İSTANBUL İSLAMİ İLİMLER
AKADEMİSİ
MEYDÂNA GELEN NETÎCE verir.” buyuruluyor. Eshâb-ı kirâm anlatılırken de “küntüm hayra 1- Kayınpeder olanlar: Hazret-i Ebû Bekir, Hazret-i Ömer,
Allahü Teâlâ, yukarıda da belir i imiz gibi, Âdem ümmetin…” buyurulup onların önemli bazı vası arı zikrediliyor: Hazret-i Ebû Süfyân.
Aleyhisselâm’dan beri insanları ebedî saâdete kavu turmak için Emr-i ma’rûf ve nehy-i münker yapmaları ve îmân etmeleri. 2- Damat olanlar: Hazret-i Osmân ve Hazret-i Ali.
peygamberler göndermi tir. Peygamberler, insanları kurtulu a Sahâbe-i Kirâmı Medheden Üç Âyet-i Kerîme Allahü teâlâ, 3- Kayınvâlide olanlar: Âi e vâlidemizin annesi Ümm-i Rûmân,
dâvet etmi ; do ru olan yolu, çektikleri bütün sıkıntı ve eziyetlere Kur’ân-ı Kerîm’de meâlen buyuruyor ki: Hafsa vâlidemizin annesi Hazret-i Zeyneb, Ümm-i Habîbe
ra men bıkmadan, yılmadan anlatmı lardır. Sevgili 1- “( slâm’da) birinci dereceyi kazanan Muhâcirler (Mekke-i vâlidemizin annesi Hazret-i Hind.
Peygamberimiz’in, 150 bin mübârek insan, güzîde sahâbe, Mükerreme’den Medîne-i Münevvere’ye hicret eden sahâbîler) ve 4- Kayınbirâder olanlar: Hazret-i Abdullah bin Ömer, vahiy kâtibi
hayırlı bir ümmet meydâna getirmesi, onların da 30-40-50 sene Ensâr (Muhâcirlere yardım eden Medineli Müslümanlar) ile Hazret-i Muâviye gibi. Resûlullah Efendimiz, kayınbirâderi
gibi çok kısa zaman zarfında gâyet mahdûd imkânlarla güzellikle onlara tâbi olanlardan Allah râzî olmu tur; onlar da Hazret-i Muâviye için de, “Yâ Rabbî, ona kitap ö ret, ülkelere
Endülüs’ten Çin’ e kadar olan geni co rafî bölgeleri fethedip Allah’dan râzî olmu lardır. Allah, bunlar için, içinde ebedî, sâhip et ve azâptan koru!” buyurdu. ( mâm Ahmed, Taberânî)
oralara ilim, irfân, ahlâk, fazîlet, medeniyet, adâlet, nûr ve hidâyet temelli kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetler bni Hacer-i Mekkî diyor ki: “Hazret-i Muâviye, sahâbenin
götürmeleri ciddiyetle incelenmesi gereken bir konudur. hazırladı. te bu, en büyük bahtiyarlık (kurtulu )tur.” (Tevbe büyüklerindendir. Resûlullah’ın neseple ve nikâhla çok yakını ve
Peygamberlerin âhirete irtihâllerinden sonra da onlara tam tâbi Sûresi, 100) mahremidir. Server-i âlem, onu övmü tür. Onda slâmiyet, sohbet,
olan, Allahü Teâlânın sevgisi ile dolu, ma’nevî sırlar sâhibi âlim ve 2- “Siz, insanlar için çıkarılmı en hayırlı bir ümmetsiniz...” (Âl-i nesep, nikâhla akrabalık ere eri toplanmı tır.” (Es-Savâıku’l-
velî zâtlar, her memleke e ve her devirde bulunmu ve insanların mrân Sûresi, 110) Ya’nî sahâbe-i kirâm, peygamberlerden sonra, Muhrika)
dîn ve dünyâ saâdetine ula maları için çalı mı lardır. bütün insanların en iyileridirler. NETÎCE:
3- “Sana, Allahü Teâlâ ve sana tâbi’ olan mü’minler yeti ir.” (Enfâl
ON BE ASIRDIR MÜSLÜMÂNLA REHBERL K EDEN urası bir gerçektir ki insanlar, Allah’ın ve peygamberlerinin
ULEMÂ VE EVL YÂ EKS K OLMAMI TIR Sûresi, 64) slâm’ın ilk zamânlarında sahâbe-i kirâm çok az idi. Fakat emir ve yasaklarına uydukları müddetçe, huzûrlu ve râhat bir
On be asırdır Müslümânlara rehberlik etmi , onlara do ruları Allahü Teâlânın yanında dereceleri pek yüksek oldu undan, Sevgili hayât ya amı lar, birbirlerini sevip-saymı lardır. Emirlere ve
ö retmi , kendileri de eksiksiz slâmî birer hayât ya amı Peygamber’ine hitâben, “Dîni yaymakta onlar sana kâ dirler.” yasaklara uymadıklarında ise huzûrsuz olmu lar, râhatları
bulunan ulemâ ve evliyâ-yı kirâmın hâl tercümeleri ya’nî buyurdu. Sahâbe-i kirâmı medheden ba ka âyet-i kerîmeler de bozulmu ; ahlâksızlık, zulüm ve haksızlık bütün cemiyeti
biyogra leri muhtelif kitaplarda geni çe anlatılmaktadır. Bu vardır. Eshâb-ı kirâmın büyüklü ünü bildiren be hadîs-i erîf: sarmı tır. Dînimizde, târihimizde, kültür ve medeniyetimizde
büyük âlim ve velîler, kendi asırlarında oldu u gibi Sevgili Peygamberimiz buyurmu lardır ki: e itimden maksat iyi insan, orijinal ismiyle söylemek gerekirse
zamanlarından sonra da dâimâ sevilen ve sayılan, hayâtları 1- “Zamân(asır)lar ahâlîsinin en hayırlısı (en iyisi), benim insân-ı kâmil meydâna getirmektir. Burada, hemen mâm-ı
örnek alınan kimseler olmu lardır. üphesiz ki iyi insanların asrımın ahâlîsidir. [Ya’nî sahâbe-i kirâmın hepsidir.] Ondan sonra Gazâlî’nin bir sözünü hâtırlayarak mevzûmuza devâm etmek
hayâtları ö renildikçe iyilerin adedi artacaktır. slâm ve Türk ikinci asrın, ondan sonra üçüncü asrın mü’minleridir.” istiyoruz. Buyuruyor ki: nsanlar üç gruptur: Birinci grup, gıdâ
târihi boyunca sultânlar, pâdi âhlar do ruyu onlarla bulmaya 2- “Eshâbımın her biri gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine gibidir; herkese her zaman lâzımdır. kinci grup, devâ (ilâç gibidir);
çalı mı lar, hakîkî (ya’nî ma’nevî) sultânların onlar olduklarını uyarsanız hidâyete kavu ursunuz.” Ya’nî hangisinin sözü ile bazı insanlara bazen lâzım olur. Üçüncü grup ise illet (maraz, derd,
görmü ler, onların nasîhatleri ile devlete, millete ve insanlı a hareket ederseniz do ru yolda yürürsünüz. Denizlerde, çöllerde, hastalık) gibidir; herkes ondan kaçar ama o, insanlara bula ır.
faydalı olmaya çalı mı lardır. Târih boyunca insanlı a huzûrlu yıldızlarla ve pusulalarla cihet bulundu u, yol alındı ı gibi bunların Burada, insanların, birinci gruptan olmaları yani herkese lâzım olan
devirler ya atmı olan Emevîler, Abbâsîler, Karahânlılar, sözleriyle hareket edenler de do ru yolda giderler. gıdâ gibi olmaları esâstır. te, bizim târih ve medeniyetimiz
Gazneliler, Timuro ulları, Bâbürlüler, Selçûklular, Osmânlılar 3- “Eshâbımın hiçbirine dil uzatmayınız. Onların ânlarına Fethi’nden önce Allah için mâl veren ve sava anlara, fetihten boyunca, e itimimizin ana hede bu olmu tur. Zâten
ve daha birçok slâm devletinin sultânları, hep bu büyüklerin yakı mayan bir ey söylemeyiniz! Nefsim elinde olan Allahü sonra veren ve sava anlardan daha yüksek derece vardır. Hepsi peygamberler târihini inceledi imizde de onların hepsinin
rehberli inde hizmete devâm etmi ler; yeri gelince atlarının Teâlâya yemîn ederim ki sizin biriniz Uhud Da ı kadar altın için hüsnâyı [cenneti] söz verdim.” [Hadîd, 10] Birkaç hadîs-i gâyesinin yüksek ahlâklı, iyi insanlar meydâna getirmek
arkalarından gitmi ler, bâzan onlarla sava lara katılmı lardır. sadaka verse eshâbımdan birinin bir müd (875 gr.) arpası kadar erîf meâli de öyledir: “Allahü Teâlâ, beni insanların en oldu unu görüyoruz. Son peygamber olan Hazret-i Muhammed’in
Onlar, duâ ordularının kumandânları ve dertlerin ma’nevî sevâb alamaz.” Bu hadîs-i erîf, Eshâb-ı kirâmın kalblerinin ne asîlzâdesi olan Kurey Kabîlesi’nden seçti ve bana onların (aleyhisselâm) hadîs-i erî erini okudu umuzda da bazı temel
tabîbleridirler. Bu vesîleyle bir nebze, sahâbe-i kirâmdan kadar temiz oldu unu göstermektedir. Çünkü, sadaka vermek arasından en iyilerini eshâb [arkada ] olarak ayırdı. Bunlardan ta larını görüyoruz. Onlara geçmeden evvel unu önemle ifâde
bahsedelim: “Biz, hangi kavme, millete peygamber gönder- ibâde ir. bâdetlerin sevâbı, niyyetin temizli ine göredir. birkaçını bana vezîr olarak ve dîn-i slâm’ı insanlara bildirmekte edelim ki Sevgili Peygamber’imiz, kendisini bir muallim (e itimci)
diysek onu ancak kavminin, milletinin diliyle gönderdik ki her 4- “Eshâbıma dil uzatmakta Allahü Teâlâdan korkunuz! Benden yardımcı olarak seçti. Bunlardan bazılarını da eshâr [zevce, olarak tanıtmı ; e itimcilik vasfını, gönderili sebepleri arasında
eyi onlara açıkça anlatsın.” ( brâhîm (14), 4) “Biz, Kur’ân’ı sonra onları kötü niyyetlerinize hedef tutmayınız! Nefsinize kayınpeder, kayınvâlide, kayınbirâder ve baldız gibi kadın zikretmi , hayâtı boyunca bunu tatbîk etmi ve muva akiyeti
sâdece, onunla Allah’tan sakınanları müjdeleyesin ve iddetle uyup kin ba lamayınız! Onları sevenler, beni sevdikleri için tarafından akrabâ] olarak ayırdı. Bunlara sövenlere, i irâ târihen sâbit, ba arısı dost-dü man herkes tarafından kabûl edilmi
kar ı çıkan bir toplulu u uyarasın diye senin dilinle (indirip severler. Onları sevmeyenler, beni sevmedikleri için sevmezler. edenlere, Allahü Teâlânın, bütün meleklerin ve insanların laneti bir e itimcidir. O, 23 senede, 150 bin mübârek insan, güzîde sahâbe
okutarak) kolayla tırdık.” (Meryem (19), 97) “Biz, Kur’ân’ı Onlara elle, dille eziyyet edenler, onları gücendirenler, Allahü olsun!” [Hâkim] “Eshâbımı, ezvâcımı ve ehl-i beytimi seven, meydâna getirmi tir. Onlar da otuz-kırk-elli sene gibi çok kısa
yabancı bir dil ile göndermi olsaydık muhakkak derlerdi ki Teâlâya eziyyet etmi olurlar ki bunun da muâhazesi, ibret cezâsı cenne e benimle beraberdir.” [Râmûz] “Allahü Teâlâ bana söz zaman zarfında, gâyet mahdût imkânlarla, Endülüs’ten Çin’e kadar
onun âyetleri niçin açık beyân olunmadı? Bu ne? Dil yabancı, gecikmez, verilir.” verdi ki kızlarını aldı ım ve kızlarımı verdi im âileler, cenne e olan geni co rafî bölgeleri fethedip oralara ilim, irfân, ahlâk, fazîlet,
muhâtab Arab” (Fussılet (41), 44) “Biz, Kur’ân’ı, ö üt alsınlar 5- “Beni gören veyâ beni görenleri gören bir Müslümân’ı benimle olacaklardır.” [Deylemî] “Benimle evlenen veya kız alıp adâlet, medeniyet, nûr ve hidâyeti, tek kelimeyle söylemek
diye senin dilinde indirerek kolayca anla ılmasını sa ladık.” cehennem ate i yakmaz.” Eshâb-ı kirâmın büyüklü ünü, verdiklerim, cehenneme girmezler.” [Deylemî, bnün-Neccâr] gerekirse Allahü Teâlânın mukaddes dîni slâmiyyet’i
(Duhân (44), 58) “And olsun biz, Kur’ân’ı ö üt alınsın diye derecelerinin yüksekli ini bildiren hadîs-i erî er pek çok olup “Eshârımın [zevce tarafından olan hısımlarımın] cennetlik götürmü lerdir. Hazreti Ömer Efendimiz’in, Biz, en zelîl bir kavim
kolayla tırdık…” (Kamer (54), 17, 22, 32, 40) âyetlerinin birçok kitapta yazılıdır. Biz sadece “zikr-i cüz’ irâde-i kül= parçayı olmasını istedim. Rabbim de bu iste imi kesin olarak kabûl e i.” idik; Allahü Teâlâ, bizi slâmiyyet’le azîz eyledi. sözü ne kadar
yanında, Kur’ân-ı Kerîm’de “ve-zekkir…” (Zâriyât (51), 55) zikredip bütünü kasdetme” kâidesine göre hareket e ik. Eshab-ı [Hâkim] Eshârdan, Resûlullah’a akrabâ olmakla ere enip manidârdır.
“Hâtırlat, ö üt ver çünkü ö üt, hâtırlatma, mü’minlere fayda kirâmın hepsi cennetliktir. Bir âyet-i kerîme meâli: “Mekke’nin cennetlik olanlardan bazıları unlardır:
AKADEMİ I 12