Page 19 - Akademi Dergisi Temmuz 2025
P. 19

AKADEMİ TEMMUZ 2025                                                                  İlim ve Araştırma Dergisi
                                                        İSTANBUL İSLAMİ İLİMLER
                                                           AKADEMİSİ
 ba lılıklarını kuvvetlendirir. Ki i, hiçbir yerde bulamadı ı ilgi ve   dilsiz, harama ayaksız, harama sa ırdır!” diye cevap verir.  ki   her   ahıs,  yanlı   yapmaktan,   slamiyet’in  emrine  muhalif  i    “a abey” denir  ki bizim dilimizde bu kelimeler meçhuldür.”     sırtıma geçirip  kendimi tanıtmadan  yanımda birkaç  arkada la
 fedakârlı ı evinden, ailesinden görür. Anne baba, evladına   tara ı,  slamiyet’in emir ve yasaklarına uyma hassasiyetinin   i lemekten sakınırdı. Ayrıca yanlı  yapan hemen ikaz edilir,   demektedir.  her tarafı dola tım. Çe itli birliklerden askerlerin kendi
 kar ılıksız verir. Ailede karde ler de karde lerine anne babadan   sonunda  mam-ı Azam Ebu Hanife gibi ümmetin ı ı ı bir zat   yanlı ında ısrar edenden uzakla ılır, toplumun dı ında kalırdı.   karargâhların dı ına çıkmamaları dikkatimi çeken ilk  ey oldu.
 gördükleri gibi davranırlar. Bu da aile fertlerinin birbirlerine   dünyaya gelmi ; insanlı ın,  slamiyet’in övüncü olmu tur . Yine   Cezalandırılır, ıslahı için çalı ılırdı.   Dr. A. Brayer, “Neuf annees â Constantinople”  ismindeki   Bizim karargâhlardaki durumu bilenler buna kolay kolay
 güvenini artırır. Hayata pozitif bakı ı kolayla tırır. Arkasında da    benzeri bir hadise  mam-ı Azam Ebu Hanife’nin (rahmetullahi   Köy ve mahalleler kurulurken önce mescid, cami yapılır, etrafı   kitabında, “Türk çocukları ba ka memleketlerdekilere   inanmazlar. Her tara a derin bir sessizlik vardı. Ne bir kavga ne
 gibi ailesinin oldu unu hisseden çocuk daha cesaretli ve   aleyh) talebelerinden tebe-i tabiinin (Resulullah sallallahü aleyhi   ezan sesini duyacak  ekilde evlerle  enlendirilirdi.  Ezan sesi   benzemezler. Ne gürültü ederler ne de a layıp dururlar.  ark’ta   bir münaka a ne de sarho luktan ileri gelen yüksek sesler...
 giri imci bir  ahsiyet olarak toplumun ilerlemesine katkıda   ve sellemin huzurunda bir an Müslüman olarak bulunanlara   duyulamayacak kadar geni leyince yeni bir mescid yapılır, etrafı   geçirdi im  üç  seneye  yakın  zaman zarfında  hiçbir Türk   Herhangi bir kaba davranı ,  iddet ve zorbalık katiyen yoktur.
 bulunur.  sahabi/eshab, eshabı görüp onların yolunda gidenlere tabiin,   Müslümanların ya adı ı evlerle donatılırdı. Müslüman erkekler   çocu unun ba ırıp ça ırdı ını i itmedim. Mektebe gi iklerini   Ayrıca her yer tertemizdi. Ortalıkta bir tek pislik ve çöp yoktu.
 tabiini görüp onlara uyanlara tebe-i tabiin denir.) büyüklerinden   her gün be  vakit mescide namaza gider; aralarından en bilgili,   gördü üm yavruların tavırları sakin, yürüyü leri vakurâneydi   Çirkin görünü lü yahut fena kokulu herhangi bir  eye
 B- Evlilik  Abdullah  bin Mübarek  için  anlatılır. Babası  Mübarek,  Merv   en takva sahibinin arkasında ibadetlerini yerine getirir,   (a ırba lıydı)” tespitini yapmaktadır.  rastlamadım. Böyle  eyleri ya çok uza a götürüp döküyorlar
 Türk- slam aile yapısında evlilik, mühim bir yer tutar. Evlilik dı ı   kadısının hizmetçisidir. Merv kadısı yeti kin kızını evlendirmek   nasihatlerini dinlerlerdi. Namaz sonrası herkes i ine gider,   yahut da derin bir çukur kazıp gömüyorlar. Yakılacak  eyleri
 bir hayat dü ünülemez. Evin geçimini erkek sa lar, hanım   ister, çe itli kimselerle isti are eder, soyda üstün olana mı, parası   ailesinin nafakasını alnının teriyle kazanıp ihtiyaç sahiplerine   Dr. A. Brayer aynı kitabında Türklerin evlât sevgisini de  öyle   yakıyorlar.
 yardımcı  olur.  Dolayısıyla  evlenecek  erke in  evini  çok olana mı, dini-ahlakî özellikleri yüksek olana mı verme   yardım etmek için de gayret ederdi. Kazanmaya, i  yapmaya   anlatır: “Erkeklerde de kadınlarda da evlât sevgisi çok açıktır.    çki, kumar ve a ırı e lence dü künlü üne hiçbir yerde
 geçindirebilecek bir ekonomik güce, i e sahip olması esastır. Bu,   hususunda çe itli  kirler beyan edilir. O, kızını dinî bakımdan   gücü yeten bir ki inin ba kasından bir  ey istemesi söz konusu   Türklerin ha a tatiline rastlayan cuma günü ve bilhassa   rastlamazsınız. Zira Türkler kâ ıt ve zar oyunlarını bilmezler.
 yerine göre belli sayıda hayvan olur, ekip kaldırılacak tarla, bahçe   muhkem olana vermeyi hede er ve tahkikata ba lar.   olamazdı. Kimse tilkili e özenmez, aslan gibi çalı ıp   Ramazan ve bayram günleri sokaklarda Müslüman-Türk’ün   Oysa bizim askerlerimizde bunlar ne kadar yaygındır.”
 olur ve kazanç temin edecek bir sanat, meslek olur. Çalı mak   Ara tırmaları sonucunda kendi hizmetçisi Mübarek, ilk sıraya   artırdıklarından ba kalarına vermeyi hede erdi. Tembellik, gözü   gö sünü kabartan o lunun elinden tutup a ır a ır gezdirdi i,
 sebep  oldu una, rızkı  verenin Allahü Teâlâ oldu una  inanılır.   yerle ir. Hanımı ve kızına durumu açar, onlar da münasip   açıklık diye bir durum, toplumdan dı lanmaya sebep olur,   çocuk yorulunca onu kuca ına aldı ı, yanına oturup  e atle   E- Sonuç
 Evlenen erkek  için ayrı müstakil bir  ev, durumuna göre  her   görürler. Hizmetçi Mübarek’e teklif gidince o da  artlarını sıralar:   böyleleri hiçbir zaman itibar görmezdi.   hitap e i i, evlâdına tam bir ana  e atiyle baktı ı görülür.”  Ailenin temeli sa lam atılır, kar ılıklı sevgi ve saygı e li inde
 ihtiyacını kar ılayabilecek bir oda, e er göçebeyse müstakil çadır   “Bahçede benim ya adı ım kulübe meskenimiz olacak, benim   muhabbet geli tirilirse do an çocuklar da gördükleri muamele
 kurulur. Gelin, genellikle erkek tarafının ailesinin yanına veya   kazancımdan yiyip içece iz.” der. Kabul edilir ve nikâh yapılır.   Hanımlar da bilenlerden ö renirler, erkeklerin ö renip   Türk ve Frenk çocuklarının farkı  öyle anlatılmaktadır: “Çe me   ile muhabbet ortamında yeti irler hem kendilerine hem
 yakınına gelir. Adı üstünde o, gelindir. Dı arıdan gelmi tir. Aileye   Çi , kulübede ya amaya ba lar. Günler geçer; Mübarek, kırk gün   anla ıklarını hayatlarına geçirmeye çalı ırlardı. Özellikle   sularının  yanında, bir set  üstündeki  kö elerin, hanımlar   ailelerine hem toplumuna hem de dünyaya faydalı insanlar
 kendisini kabul e irmek durumundadır. Her toplumun âdet ve   hanımını kendi helal kazancıyla besledikten sonra zifaf   Kutbuddin   znikî tarafından yazılmı   olan  “Mızraklı   lmihal”   tarafından i gal edilmi  oldu u görülür. Bunların içindeki genç   olarak nüfusa dâhil olurlar. Sevgisiz, saygısız bir ortamda yeti en
 geleneklerine göre farklı bir usulle akraba ve yakınlar tanıtılır.   gerçekle ir ve bu evlilikten Abdullah bin Mübarek gibi bir âlim   ismiyle maruf “Mi ahü-l’Cenne/Cennet Yolu  lmihali” her evde   çocuk, gelecek olarak görülür; ona göre yeti tirilirdi. Ailenin   annenin en küçük yavrusunu zarif bir mahcubiyet içinde   çocu un normal bir ki ilik özelli i göstermesi imkânsız gibidir.
 Kar ılıklı hediyeler takdim edilerek muhabbet ortamları   zat dünyaya gelir.   okunur, içindekiler tatbik edilirdi. Âdeta temel vatanda lık kitabı   kültür ve de erleri evinde verilirdi.  ehzadeler, padi ah babaları   ok adı ı ve daha büyük çocuklarına bakmak vazifesini de kendi
 olu turulur.     gibi, ki inin Allahü Teâlâ’ya, Peygamber Aleyhisselam’a,   ile Topkapı Sarayı’nda  haremden  iç  bahçeye çıkarlar, sünnet   annesine bıraktı ı görülür. Bu çocuklar arasında gürültülü
 Bütün bu güzel örnekler; cami ve mescitlerdeki vaazlarda, aile   devletine, amirlerine, ailesine, anne babasına, çoluk çocu una,   odasında sabah namazının sünnetini birlikte kıldıktan sonra   oyunlardan,  hızlı  ko u malardan,  çı lıklardan,  iti ip
 Evlenmeden önce damat ve gelin adayları her yönden küfüv   sohbetlerinde, mektep, medrese, tekke gibi e itim ortamlarında   çevresine; canlıya, cansıza kar ı vazifelerini anlatan bir kitap   A alar Mescidi’nde sabah namazını cemaatle eda ederlerdi. Bu   kakı malardan ve hele küfürlerle, tokat ve yumruk darbelerinden
 (denk) olması sa lanır. Uygun aday aranır. Erkek, çocuklarına   anlatılarak hem gençlerin  hem de ailelerin zihinlerinde bu   olması  ve  herkesin  anlayaca ı  ekilde  yazılmı   olması  gibi   kanundu, yedi ya ından büyük erkek  ehzadeler, naz yapıp   eser bile görülmez. Bunlar  slam terbiyesi ile ıslah edilmi
 anne,  kadın  ise  çocuklarına  baba  seçmek  durumundadır.  Aile   durumun ehemmiyeti tam anlamıyla yerle tirilirdi. Dolayısıyla   sebeplerle çok yaygın olarak okundu unu görüyoruz.   uyuyamazlardı. Bu anlayı la yeti en çocuk, hiçbir zaman   olduklarından o kadar sakin e lenirler ki sesleri bile güç duyulur.
 içinde alı ılmı  kültür ve de erlere uyum açısından da bu durum   namazdan taviz vermez, ölüm hariç her hâlinde namazı birinci   Büyük anneleri menkıbeler anlatır, hayat tecrübelerini ö retir,
 önemlidir. Türk- slam toplumunda aileler tarafından kız ve erkek   Aile fertleri, dede, ebe, nine, baba, anne, a abey, abla, hala, teyze,   vazife bilirdi. Her Müslüman aile reisi de padi ahın gösterdi i   atasözleri ile bitirdi i hikâyeler ha  en nida gibi dinlenir.
 çocuklar de erlere uygun  ekilde yeti tirilir. Herkes helal   amca, dayı, yenge, eni te kim varsa hepsi çocu a yanlı  bir  ey   hassasiyeti gösterir, namazdan hiçbir  ekilde taviz vermezdi.   Osmanlı’da çocuklar yeti ip olgunluk ça ına geldikleri zaman
 kazanmanın ve helalden beslenmenin ehemmiyetinin   ö retmek yerine güzellikleri göstermek için u ra ırdı. Çocuk,   Do ru kılınan namazın insanı her türlü kötülükten alıkoyaca ı   ana ve babalarının yanlarında bulunmakla i ihar ederler. Oysa
 farkındadır. Kendi evlilikleri ve gelecek nesilleri helal rızıkla   büyüklerinden sevgi görür; onlara hürmet ve saygıda kusur   inancı ortak anlayı  olarak toplumda yerle mi ti. Kimse yanlı    ba ka memleketlerde çok defa çocuklar olgunluk ça ına girer
 hayırlı  olaca ına  ve  ebedî  saadetlerinin  bu  duruma  ba lı   etmezdi. Çünkü aile hiyerar isi içinde küçükler büyüklere kar ı   yapana destek olmaz, herkes do runun yanında yer alır, yalan ve   girmez anaları ve babalarından ayrılmakta, mali menfaat
 Özet   durumundadır. Aile, toplumun temel ta ıdır. Geleneksel aile,   oldu una inanmı lardır. Bu hususta özellikle tarihte örnek   hiçbir  ekilde saygısızlık etmez, büyükler de küçüklere  e atle   yanlı  hiçbir  ekilde arka bulamazdı. Çocuk, yanlı  uygulamaları   yüzünden çeki ip münaka a etmekte, ha a bazen kendileri refah
 Aile, ki ilerin  hayatında etkili  oldu u kadar  toplumun  da   daha geni  bir akraba toplulu unu içine alır. Çekirdek aile ise    ahsiyetlerin hayatlarından numunelerle i in ehemmiyeti   muamele ederdi. Çocuk, onların güzel davranı larını kendisine   görüp duymayınca da gördü ü güzelliklere uygun davranı    içinde ya adıkları hâlde onları se l bir hayat içinde bırakmakta
 temelini olu turur. Aile yapısının sa lam olması, cemiyetin güçlü   anne, baba ve çocuklardan olu ur. Ailenin sa lamlık ve   zihinlere yerle tirilir. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, Ehl-i   numune olarak benimser ve hayatına ona göre nizam verirdi.   sergiler, çevresindekiler de onu tutum ve davranı larıyla taltif   ve o zavallılara kar ı âdeta yabancıla maktadırlar...”    1910 yılında Osmanlı Çocukları
 temeller üzerine kurulmasını sa lar. Ailedeki sevgi, saygı ve   direncinin kuvveti, toplumu diri tutar. Aile çökerse toplum da   Sünnet’in ba ı,  mam-ı Azam Ebu Hanife Numan bin Sabit   Erkek çocu u baba, amca ve a abeylerinden daha çok etkilenir,   ederdi
 anlayı , bireylerin huzurlu bir hayat ya amalarına yardımcı   ya ayamaz, en küçük bir rüzgârda yıkılır gider. Bu yüzden   (rahmetullahi aleyh) gibi mübarek bir  ahsiyetin dünyaya   onları rol-model/numune-i imtisal olarak alır, onlar gibi olmak,   Çocukları  bu   ekilde tam  bir  edeple  terbiye  edebilen, onlara
 olurken aynı zamanda toplumun da sa lıklı bir  ekilde   atalarımız aile ve ailenin olu umuna ve devamına azami ihtimam   gelmesine vesile olan babası Sabit’in evlilik hikâyesidir. Sabit,   onların yaptı ı i i yapmak, onlardan ö renmek için u ra ırdı.   D- Yabancı Gözüyle Osmanlı  nsanı   e atle  yakla an  milletin  yeti kinleri  nasıl  olur?  Onun  da    UB C N , A.; La Turquie Actuelle, Paris, 1855
                                                               Brayer, Dr. A., Neuf annees â Constantinople, 1836 Paris, C. 1, s. 224-226.
 geli mesine katkıda bulunur. Bu nedenle, aile de erlerine sahip   göstermi lerdir. Bir toplum üzerinde hegemonya kurmak veya   genç ya ta Dicle Nehri kıyısında giderken akan sudaki elmayı   Kızlar da anne, hala, teyze, abla ve yenge gibi hanımlardan daha   Geçmi  yüzyıllarda bizim co rafyamızı merak edip gelen veya   cevabını 1554’ten 1562 yılına kadar sekiz sene Avusturya   h ps://www.turkiyegazetesi.com.tr/kose-yazilari/hikmet-koksal/
 çıkmak ve onları korumak, herkesin ve toplumun ortak   yıkmak isteyenler de öncelikle aileye taarruzda bulunmu lardır.   alıp ısırınca  aklı ba ına gelir,  suyun yukarısına do ru  gidince   çok etkilenir, onları rol model olarak benimserdi. Onların yaptı ı   resmî görev için bulunan birçok yabancı; insanımızda   büyükelçisi olarak  stanbul’da ya amı  olan Busbecq’ten   kapildim-gidiyorum-bahtimin-ruzgarina-585182
 mesuliyetindedir. Öteden beri milletimiz bu durumun   Ailenin nüvesini anne ve baba te kil eder. Ancak atalarımızın   elmanın ait oldu u bahçeyi ve bahçenin sahibini bulup ondan   i leri yapmaya çalı ır, onların bilgi ve birikimini edinmeyi   gördükleri, kendi toplumlarında göremedikleri özellikleri   okuyalım:     Ogier Ghislain de Busbecq, “Busbecq’in Kaleminden Osmanlı Ordusu”,
                                                              htps://www.turkalemiyiz.com/Home/Getmedeniyet?categoryid=2&aid=4972
 ehemmiyetinin farkında olarak aile müessesesinin devamı ve   dedi i gibi “Yuvayı di i ku  yapar.” ve korur. Annenin i e sahip   helallik ister. Bahçe sahibi helal etme  artı olarak bir müddet   kendisi için kazanç sayardı.   kitaplarında yazmı lardır. Bunlardan Fransız yazar A. Ubucini,
 çocuklarının üstün ahlaki vası ara sahip olarak yeti tirilmesine   çıkması çok önemlidir. Bu yüzden anne adayının her yönden   yanında çalı masını arzu eder. Müddet bitinceye kadar bu gencin   “Çocuklarını daha fazla  e at ve alâka içinde ya atan ba ka bir   “Birkaç gün sonra kar ı sahile geçerek Türklerin karargâhlarını    YNAKÇA
 ihtimam göstermi tir.  üstün özelliklere sahip olması, kendisini ve aile bireylerini   samimiyetini mü ahede eden bahçe sahibi, yeni bir  art ileri   C- Çocuk E itimi  memleket bilmiyorum. Sokaklarda çocu unu omuzuna,   görmek istedim. Dost bir hükümdarın temsilcisine   1-  mam-ı Azam Ebu Hanife” maddesi, Ba dat Evliyaları 2,  stanbul 2005, 162-163.
 gözetecek metanet ve sa lamlıkta olması babayı ve çocukları eve   sürer. “Benim elsiz, dilsiz, ayaksız, sa ır bir kızım var; onunla   Aile içinde e itimini tamamlayıp belirli bir ya a gelen çocuk,   kuca ına alarak yürüyen, onu fazla yürütmekten, yormaktan   karargâhlarında iyi  davranmayı çıkarlarına uygun buldular  ki   2- “Abdullah bin Mübarek” maddesi, Ba dat Evliyaları 1,  stanbul 2005, 40-41.
 A- Aile  ba laması açısından ailenin olmazsa olmazıdır. Anne, ailenin   evlenirsen  o  zaman  sana  hakkımı helal  ederim!”  der. Kul   mektep ve medreseden e itim alır, medrese e itimi bir kazanç   sakınan çok baba görülür. Ama büyüyen çocuk, babasına büyük   yakın bir köyde yerle mek için yer ayrıldı. Ben de oraya rahatça   3- UB C N , A.; La Turquie Actuelle, Paris, 1855.
                                                              4- Brayer, Dr. A., Neuf annees â Constantinople, 1836 Paris, C. 1, s. 224-226.
  nsan medeni bir varlıktır. Birlikte ya amak mecburiyetindedir.   devamı açısından gayretli olmazsa yuvanın tadı kaçar. Anne evin   hakkından, haram yemekten çok korkan Sabit Efendi de bu   kapısı olarak  görülmez,  mutlaka  farklı  bir kazanç yoluna   saygı gösterir. Emretmedikçe oturmaz. Yalnız “baba”  eklinde   yerle tim. Türkler açık sahada çadırlarda ya ıyorlardı. Tam üç ay   h ps://www.turkiyegazetesi.com.tr/kose-yazilari/hikmet-koksal/
 Di er canlılar do duktan hemen sonra kendi ihtiyaçlarını   her  eyidir denilebilir. Ailede babanın ayrı bir yeri vardır. Ailede   tekli   kabul eder. Nikâh  yapılıp hanımının yanına girince bir   yönlendirilir, nafakasını ya hayvancılık ya çi çilik ya da farklı bir   de il, babasının unvanı neyse “efendi baba”, “a a baba”, “bey   burada kaldım. Bu suretle  karargâhları gezmek, onlardaki   kapildim-gidiyorum-bahtimin-ruzgarina-585182
                                                              5- Ogier Ghislain de Busbecq, “Busbecq’in Kaleminden Osmanlı Ordusu”,
 içgüdüleriyle kar ılayacak duruma gelirken insan, birilerinin   anne, baba ve çocuklar sanki birbirleri için ya arlar, hiçbir   dünya güzeli  ile kar ıla ır.  Yanlı lık oldu unu  dü ünüp   sanat  yoluyla  kazanması sa lanırdı.  Daha  çok,  ailenin  kazanç   baba”, “pa a baba” diye hitap eder. Küçük karde , büyü üne saygı   disiplin sistemini incelemek fırsatını buldum.  htps://www.turkalemiyiz.com/Home/Getmedeniyet?categoryid=2&aid=4972
 yardımına muhtaçtır ve ö renerek hayatını devam e irmek   fedakârlıktan çekinmezler, bu durum da onların birbirlerine   kayınpederine sorar. O da, “Benim kızım harama elsiz, harama   kapısı, çocu un da kazanç yolu olurdu. Padi ah dâhil herkes için   gösterir. Büyük karde  asla ismiyle ça rılamaz, “abla” veya   Hıristiyanların buralarda giymeye alı ık oldukları bir elbiseyi   6- h ps://www.facebook.com/rakaradayi  (resimler)

                                                                                                     AKADEMİ  I  17
   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24