Page 16 - Akademi Dergisi Temmuz 2025
P. 16

ba lılıklarını kuvvetlendirir. Ki i, hiçbir yerde bulamadı ı ilgi ve   dilsiz, harama ayaksız, harama sa ırdır!” diye cevap verir.  ki   her   ahıs,  yanlı   yapmaktan,   slamiyet’in  emrine  muhalif  i                                                                      “a abey” denir  ki bizim dilimizde bu kelimeler meçhuldür.
                                                                                                                                                  fedakârlı ı evinden, ailesinden görür. Anne baba, evladına   tara ı,  slamiyet’in emir ve yasaklarına uyma hassasiyetinin               i lemekten sakınırdı. Ayrıca yanlı  yapan hemen ikaz edilir,                                                                            demektedir.                                          her t
                                                                                                                                                  kar ılıksız verir. Ailede karde ler de karde lerine anne babadan   sonunda  mam-ı Azam Ebu Hanife gibi ümmetin ı ı ı bir zat            yanlı ında ısrar edenden uzakla ılır, toplumun dı ında kalırdı.                                                                                                                              karar
                                                                                                                                                  gördükleri gibi davranırlar. Bu da aile fertlerinin birbirlerine   dünyaya gelmi ; insanlı ın,  slamiyet’in övüncü olmu tur . Yine      Cezalandırılır, ıslahı için çalı ılırdı.                                                                                                Dr. A. Brayer, “Neuf annees â Constantinople”  ismindeki
                                                                                                                                                  güvenini artırır. Hayata pozitif bakı ı kolayla tırır. Arkasında da    benzeri bir hadise  mam-ı Azam Ebu Hanife’nin (rahmetullahi      Köy ve mahalleler kurulurken önce mescid, cami yapılır, etrafı                                                                          kitabında, “Türk çocukları ba ka memleketlerdekilere   ina
                                                                                                                                                  gibi ailesinin oldu unu hisseden çocuk daha cesaretli ve   aleyh) talebelerinden tebe-i tabiinin (Resulullah sallallahü aleyhi          ezan sesini duyacak  ekilde evlerle  enlendirilirdi.  Ezan sesi                                                                         benzemezler. Ne gürültü ederler ne de a layıp dururlar.  a
                                                                                                                                                  giri imci bir  ahsiyet olarak toplumun ilerlemesine katkıda   ve sellemin huzurunda bir an Müslüman olarak bulunanlara                  duyulamayacak kadar geni leyince yeni bir mescid yapılır, etrafı                                                                        geçirdi im  üç  seneye  yakın  zaman zarfında  hiçbir Türk
                                                                                                                                                  bulunur.                                              sahabi/eshab, eshabı görüp onların yolunda gidenlere tabiin,                      Müslümanların ya adı ı evlerle donatılırdı. Müslüman erkekler                                                                           çocu unun ba ırıp ça ırdı ını i itmedim. Mektebe gi ikleri
                                                                                                                                                                                                        tabiini görüp onlara uyanlara tebe-i tabiin denir.) büyüklerinden                 her gün be  vakit mescide namaza gider; aralarından en bilgili,                                                                         gördü üm yavruların tavırları sakin, yürüyü leri vakurâney
                                                                                                                                                  B- Evlilik                                            Abdullah  bin Mübarek  için  anlatılır. Babası  Mübarek,  Merv                    en takva sahibinin arkasında ibadetlerini yerine getirir,                                                                               (a ırba lıydı)” tespitini yapmaktadır.               rastl
                                                                                                                                                  Türk- slam aile yapısında evlilik, mühim bir yer tutar. Evlilik dı ı   kadısının hizmetçisidir. Merv kadısı yeti kin kızını evlendirmek   nasihatlerini dinlerlerdi. Namaz sonrası herkes i ine gider,                                                                                                                               yahut
                                                                                                                                                  bir hayat dü ünülemez. Evin geçimini erkek sa lar, hanım   ister, çe itli kimselerle isti are eder, soyda üstün olana mı, parası        ailesinin nafakasını alnının teriyle kazanıp ihtiyaç sahiplerine                                                                        Dr. A. Brayer aynı kitabında Türklerin evlât sevgisini de
                                                                                                                                                  yardımcı  olur.  Dolayısıyla  evlenecek  erke in  evini  çok olana mı, dini-ahlakî özellikleri yüksek olana mı verme                    yardım etmek için de gayret ederdi. Kazanmaya, i  yapmaya                                                                               anlatır: “Erkeklerde de kadınlarda da evlât sevgisi çok aç
                                                                                                                                                  geçindirebilecek bir ekonomik güce, i e sahip olması esastır. Bu,   hususunda çe itli  kirler beyan edilir. O, kızını dinî bakımdan     gücü yeten bir ki inin ba kasından bir  ey istemesi söz konusu                                                                          Türklerin ha a tatiline rastlayan cuma günü ve bilhassa
                                                                                                                                                  yerine göre belli sayıda hayvan olur, ekip kaldırılacak tarla, bahçe   muhkem olana vermeyi hede er ve tahkikata ba lar.                olamazdı. Kimse tilkili e özenmez, aslan gibi çalı ıp                                                                                   Ramazan ve bayram günleri sokaklarda Müslüman-Türk’ün   Oy
                                                                                                                                                  olur ve kazanç temin edecek bir sanat, meslek olur. Çalı mak   Ara tırmaları sonucunda kendi hizmetçisi Mübarek, ilk sıraya             artırdıklarından ba kalarına vermeyi hede erdi. Tembellik, gözü                                                                         gö sünü kabartan o lunun elinden tutup a ır a ır gezdirdi
                                                                                                                                                  sebep  oldu una, rızkı  verenin Allahü Teâlâ oldu una  inanılır.   yerle ir. Hanımı ve kızına durumu açar, onlar da münasip             açıklık diye bir durum, toplumdan dı lanmaya sebep olur,                                                                                çocuk yorulunca onu kuca ına aldı ı, yanına oturup  e atle
                                                                                                                                                  Evlenen erkek  için ayrı müstakil bir  ev, durumuna göre  her   görürler. Hizmetçi Mübarek’e teklif gidince o da  artlarını sıralar:    böyleleri hiçbir zaman itibar görmezdi.                                                                                                 hitap e i i, evlâdına tam bir ana  e atiyle baktı ı görülü
                                                                                                                                                  ihtiyacını kar ılayabilecek bir oda, e er göçebeyse müstakil çadır   “Bahçede benim ya adı ım kulübe meskenimiz olacak, benim                                                                                                                                                                                                        muhab
                                                                                                                                                  kurulur. Gelin, genellikle erkek tarafının ailesinin yanına veya   kazancımdan yiyip içece iz.” der. Kabul edilir ve nikâh yapılır.     Hanımlar da bilenlerden ö renirler, erkeklerin ö renip                                                                                  Türk ve Frenk çocuklarının farkı  öyle anlatılmaktadır: “Ç
                                                                                                                                                  yakınına gelir. Adı üstünde o, gelindir. Dı arıdan gelmi tir. Aileye   Çi , kulübede ya amaya ba lar. Günler geçer; Mübarek, kırk gün   anla ıklarını hayatlarına geçirmeye çalı ırlardı. Özellikle                                                                             sularının  yanında, bir set  üstündeki  kö elerin, hanımla
                                                                                                                                                  kendisini kabul e irmek durumundadır. Her toplumun âdet ve   hanımını kendi helal kazancıyla besledikten sonra zifaf                    Kutbuddin   znikî tarafından yazılmı   olan  “Mızraklı   lmihal”                                                                        tarafından i gal edilmi  oldu u görülür. Bunların içindeki
                                                                                                                                                  geleneklerine göre farklı bir usulle akraba ve yakınlar tanıtılır.   gerçekle ir ve bu evlilikten Abdullah bin Mübarek gibi bir âlim    ismiyle maruf “Mi ahü-l’Cenne/Cennet Yolu  lmihali” her evde   çocuk, gelecek olarak görülür; ona göre yeti tirilirdi. Ailenin          annenin en küçük yavrusunu zarif bir mahcubiyet içinde   ç
                                                                                                                                                  Kar ılıklı hediyeler takdim edilerek muhabbet ortamları   zat dünyaya gelir.                                                            okunur, içindekiler tatbik edilirdi. Âdeta temel vatanda lık kitabı   kültür ve de erleri evinde verilirdi.  ehzadeler, padi ah babaları   ok adı ı ve daha büyük çocuklarına bakmak vazifesini de
                                                                                                                                                  olu turulur.                                                                                                                            gibi, ki inin Allahü Teâlâ’ya, Peygamber Aleyhisselam’a,   ile Topkapı Sarayı’nda  haremden  iç  bahçeye çıkarlar, sünnet               annesine bıraktı ı görülür. Bu çocuklar arasında gürültülü
             Kadim Kültürümüzde                                                                                                                   Evlenmeden önce damat ve gelin adayları her yönden küfüv   Bütün bu güzel örnekler; cami ve mescitlerdeki vaazlarda, aile               devletine, amirlerine, ailesine, anne babasına, çoluk çocu una,   odasında sabah namazının sünnetini birlikte kıldıktan sonra           oyunlardan,  hızlı  ko u malardan,  çı lıklardan,  iti ip
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                               A alar Mescidi’nde sabah namazını cemaatle eda ederlerdi. Bu
                                                                                                                                                                                                        sohbetlerinde, mektep, medrese, tekke gibi e itim ortamlarında
                                                                                                                                                                                                                                                                                          çevresine; canlıya, cansıza kar ı vazifelerini anlatan bir kitap
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  kakı malardan ve hele küfürlerle, tokat ve yumruk darbeler
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                               kanundu, yedi ya ından büyük erkek  ehzadeler, naz yapıp
             AİLE VE ÇOCUK                                                                                                                        (denk) olması sa lanır. Uygun aday aranır. Erkek, çocuklarına   anlatılarak hem gençlerin  hem de ailelerin zihinlerinde bu             olması  ve  herkesin  anlayaca ı  ekilde  yazılmı   olması gibi   uyuyamazlardı. Bu anlayı la yeti en çocuk, hiçbir zaman               eser bile görülmez. Bunlar  slam terbiyesi ile ıslah edilm
                                                                                                                                                                                                        durumun ehemmiyeti tam anlamıyla yerle tirilirdi. Dolayısıyla
                                                                                                                                                  anne,  kadın  ise  çocuklarına  baba  seçmek  durumundadır.  Aile
                                                                                                                                                                                                                                                                                          sebeplerle çok yaygın olarak okundu unu görüyoruz.
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  olduklarından o kadar sakin e lenirler ki sesleri bile güç
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                               namazdan taviz vermez, ölüm hariç her hâlinde namazı birinci
                                                                                                                                                  içinde alı ılmı  kültür ve de erlere uyum açısından da bu durum
                                                                                                                                                  önemlidir. Türk- slam toplumunda aileler tarafından kız ve erkek                                                                        Aile fertleri, dede, ebe, nine, baba, anne, a abey, abla, hala, teyze,   vazife bilirdi. Her Müslüman aile reisi de padi ahın gösterdi i   Büyük anneleri menkıbeler anlatır, hayat tecrübelerini
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  atasözleri ile bitirdi i hikâyeler ha  en nida gibi dinlen
                                                                           Prof. Dr. Ali Yılmaz                                                   çocuklar de erlere uygun  ekilde yeti tirilir. Herkes helal                                                                             amca, dayı, yenge, eni te kim varsa hepsi çocu a yanlı  bir  ey   hassasiyeti gösterir, namazdan hiçbir  ekilde taviz vermezdi.         Osmanlı’da çocuklar yeti ip olgunluk ça ına geldikleri zam
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                               Do ru kılınan namazın insanı her türlü kötülükten alıkoyaca ı
                                                                           Marmara Üniversitesi Ö retim Üyesi                                     kazanmanın ve helalden beslenmenin ehemmiyetinin                                                                                        ö retmek yerine güzellikleri göstermek için u ra ırdı. Çocuk,                                                                           ana ve babalarının yanlarında bulunmakla i ihar ederler. O
                                                                                                                                                  farkındadır. Kendi evlilikleri ve gelecek nesilleri helal rızıkla                                                                       büyüklerinden sevgi görür; onlara hürmet ve saygıda kusur   inancı ortak anlayı  olarak toplumda yerle mi ti. Kimse yanlı               ba ka memleketlerde çok defa çocuklar olgunluk ça ına gire
                                                                                                                                                  hayırlı  olaca ına  ve  ebedî  saadetlerinin  bu  duruma  ba lı                                                                         etmezdi. Çünkü aile hiyerar isi içinde küçükler büyüklere kar ı   yapana destek olmaz, herkes do runun yanında yer alır, yalan ve       girmez anaları ve babalarından ayrılmakta, mali menfaat
         Özet                                                 durumundadır. Aile, toplumun temel ta ıdır. Geleneksel aile,                        oldu una inanmı lardır. Bu hususta özellikle tarihte örnek                                                                              hiçbir  ekilde saygısızlık etmez, büyükler de küçüklere  e atle   yanlı  hiçbir  ekilde arka bulamazdı. Çocuk, yanlı  uygulamaları      yüzünden çeki ip münaka a etmekte, ha a bazen kendileri re
         Aile, ki ilerin  hayatında etkili  oldu u kadar  toplumun  da   daha geni  bir akraba toplulu unu içine alır. Çekirdek aile ise           ahsiyetlerin hayatlarından numunelerle i in ehemmiyeti                                                                                 muamele ederdi. Çocuk, onların güzel davranı larını kendisine   görüp duymayınca da gördü ü güzelliklere uygun davranı                  içinde ya adıkları hâlde onları se l bir hayat içinde bıra
         temelini olu turur. Aile yapısının sa lam olması, cemiyetin güçlü   anne, baba ve çocuklardan olu ur. Ailenin sa lamlık ve               zihinlere yerle tirilir. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, Ehl-i                                                                     numune olarak benimser ve hayatına ona göre nizam verirdi.   sergiler, çevresindekiler de onu tutum ve davranı larıyla taltif           ve o zavallılara kar ı âdeta yabancıla maktadırlar...”
         temeller üzerine kurulmasını sa lar. Ailedeki sevgi, saygı ve   direncinin kuvveti, toplumu diri tutar. Aile çökerse toplum da           Sünnet’in ba ı,  mam-ı Azam Ebu Hanife Numan bin Sabit                                                                                  Erkek çocu u baba, amca ve a abeylerinden daha çok etkilenir,   ederdi
         anlayı , bireylerin huzurlu bir hayat ya amalarına yardımcı   ya ayamaz, en küçük bir rüzgârda yıkılır gider. Bu yüzden                  (rahmetullahi aleyh) gibi mübarek bir  ahsiyetin dünyaya                                                                                onları rol-model/numune-i imtisal olarak alır, onlar gibi olmak,                                                                        Çocukları  bu   ekilde tam  bir  edeple  terbiye  edebilen
         olurken aynı zamanda toplumun da sa lıklı bir  ekilde   atalarımız aile ve ailenin olu umuna ve devamına azami ihtimam                   gelmesine vesile olan babası Sabit’in evlilik hikâyesidir. Sabit,                                                                       onların yaptı ı i i yapmak, onlardan ö renmek için u ra ırdı.   D- Yabancı Gözüyle Osmanlı  nsanı                                        e atle  yakla an  milletin  yeti kinleri  nasıl  olur?  O
         geli mesine katkıda bulunur. Bu nedenle, aile de erlerine sahip   göstermi lerdir. Bir toplum üzerinde hegemonya kurmak veya             genç ya ta Dicle Nehri kıyısında giderken akan sudaki elmayı                                                                            Kızlar da anne, hala, teyze, abla ve yenge gibi hanımlardan daha   Geçmi  yüzyıllarda bizim co rafyamızı merak edip gelen veya          cevabını 1554’ten 1562 yılına kadar sekiz sene Avusturya
         çıkmak ve onları korumak, herkesin ve toplumun ortak   yıkmak isteyenler de öncelikle aileye taarruzda bulunmu lardır.                   alıp ısırınca  aklı ba ına gelir,  suyun yukarısına do ru  gidince                                                                      çok etkilenir, onları rol model olarak benimserdi. Onların yaptı ı   resmî görev için bulunan birçok yabancı; insanımızda               büyükelçisi olarak  stanbul’da ya amı  olan Busbecq’ten
         mesuliyetindedir. Öteden beri milletimiz bu durumun   Ailenin nüvesini anne ve baba te kil eder. Ancak atalarımızın                      elmanın ait oldu u bahçeyi ve bahçenin sahibini bulup ondan                                                                             i leri yapmaya çalı ır, onların bilgi ve birikimini edinmeyi   gördükleri, kendi toplumlarında göremedikleri özellikleri                okuyalım:
         ehemmiyetinin farkında olarak aile müessesesinin devamı ve   dedi i gibi “Yuvayı di i ku  yapar.” ve korur. Annenin i e sahip            helallik ister. Bahçe sahibi helal etme  artı olarak bir müddet                                                                         kendisi için kazanç sayardı.                         kitaplarında yazmı lardır. Bunlardan Fransız yazar A. Ubucini,
         çocuklarının üstün ahlaki vası ara sahip olarak yeti tirilmesine   çıkması çok önemlidir. Bu yüzden anne adayının her yönden             yanında çalı masını arzu eder. Müddet bitinceye kadar bu gencin                                                                                                                              “Çocuklarını daha fazla  e at ve alâka içinde ya atan ba ka bir                    “Birkaç gün sonra kar ı sahile geçerek Türklerin karargâhl
         ihtimam göstermi tir.                                üstün özelliklere sahip olması, kendisini ve aile bireylerini                       samimiyetini mü ahede eden bahçe sahibi, yeni bir  art ileri                                                                            C- Çocuk E itimi                                     memleket bilmiyorum. Sokaklarda çocu unu omuzuna,                                  görmek istedim. Dost bir hükümdarın temsilcisine
                                                              gözetecek metanet ve sa lamlıkta olması babayı ve çocukları eve                     sürer. “Benim elsiz, dilsiz, ayaksız, sa ır bir kızım var; onunla                                                                       Aile içinde e itimini tamamlayıp belirli bir ya a gelen çocuk,   kuca ına alarak yürüyen, onu fazla yürütmekten, yormaktan              karargâhlarında iyi  davranmayı çıkarlarına uygun buldular
         A- Aile                                              ba laması açısından ailenin olmazsa olmazıdır. Anne, ailenin                        evlenirsen  o  zaman  sana  hakkımı helal  ederim!”  der. Kul                                                                           mektep ve medreseden e itim alır, medrese e itimi bir kazanç   sakınan çok baba görülür. Ama büyüyen çocuk, babasına büyük              yakın bir köyde yerle mek için yer ayrıldı. Ben de oraya r
          nsan medeni bir varlıktır. Birlikte ya amak mecburiyetindedir.   devamı açısından gayretli olmazsa yuvanın tadı kaçar. Anne evin        hakkından, haram yemekten çok korkan Sabit Efendi de bu                                                                                 kapısı olarak  görülmez,  mutlaka  farklı  bir kazanç yoluna   saygı gösterir. Emretmedikçe oturmaz. Yalnız “baba”  eklinde             yerle tim. Türkler açık sahada çadırlarda ya ıyorlardı. Ta
         Di er canlılar do duktan hemen sonra kendi ihtiyaçlarını   her  eyidir denilebilir. Ailede babanın ayrı bir yeri vardır. Ailede          tekli   kabul eder. Nikâh  yapılıp hanımının yanına girince bir                                                                         yönlendirilir, nafakasını ya hayvancılık ya çi çilik ya da farklı bir   de il, babasının unvanı neyse “efendi baba”, “a a baba”, “bey   burada kaldım. Bu suretle  karargâhları gezmek, onlardaki
         içgüdüleriyle kar ılayacak duruma gelirken insan, birilerinin   anne, baba ve çocuklar sanki birbirleri için ya arlar, hiçbir            dünya güzeli  ile kar ıla ır.  Yanlı lık oldu unu  dü ünüp                                                                              sanat  yoluyla  kazanması sa lanırdı.  Daha  çok,  ailenin  kazanç   baba”, “pa a baba” diye hitap eder. Küçük karde , büyü üne saygı   disiplin sistemini incelemek fırsatını buldum.
         yardımına muhtaçtır ve ö renerek hayatını devam e irmek   fedakârlıktan çekinmezler, bu durum da onların birbirlerine                    kayınpederine sorar. O da, “Benim kızım harama elsiz, harama                                                                            kapısı, çocu un da kazanç yolu olurdu. Padi ah dâhil herkes için   gösterir. Büyük karde  asla ismiyle ça rılamaz, “abla” veya          Hıristiyanların buralarda giymeye alı ık oldukları bir elb


         AKADEMİ  I  14
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21