Page 6 - Akademi Dergisi Temmuz
P. 6

’tikâd, söz, i  ve ahlâkımızda istikâme e, sırât-ı müstekîmde   “(Ve melekler  öyle diyeceklerdir: Biz hem dünyâ hayâtında                                                                                                                              Eshâb-ı kirâm bu defâ, “Ehl-i sünnet ve’l-cemâat nedir?” diye   En büyük âlim v
                                                                                                                                                    (ya’nî do ru yolda) olmanın lüzûm ve ehemmiyeti çok açıktır   hem de âhıre e sizin dostlarınızız. Size, bu âhıre e ne slerin-                                                                                                                            sordular.  “Benim  ve  Eshâbımın  bulundu u  yolda  olanlardır.”   “Müslümânlar
                                                                                                                                                    çünkü insanlar için en zor i lerden birisi,  “istikâmet”  üzere   izin ho lanaca ı (nimetler) var; hem size, burada ne isterseniz                                                                                                                        buyurdu.                                             Sünnet vel-cemâat âlimleri
                                                                                                                                                    olmak, “sırât-ı müstekîm”de bulunmaktır.              var.” (Fussılet, 30-31)                                                                                                                                                                                                                                 inanmaktır.  kinci olarak,
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             En büyük âlim ve velîlerden olan  mâm-ı Rabbânî Müceddid-i   ilgili) bilgilerin
                                                                                                                                                    Âyet-i kerîmelerde ve hadîs-i  erî erde geçen “istikâmet”   “Rabb’imiz Allah’tır.” deyip sonra (dînin hükümlerine uyarak)                                                                                                                                Elf-i Sânî Ahmed Fârûkî Serhendî (kuddise sirruh) buyurmu -  buyurmu tur. [ ’ti
                                                                                                                                                    kelimesinin tâm olarak manâsı nedir?                  istikâme e olanlar (do ru yolda gidenler var ya), onlara bir                                                                                                                                       tur ki:
                                                                                                                                                                                                          korku yoktur ve onlar mahzûn da olmayacaklardır.”                                                                                                                                                                                                       “Allahü teâlânın bildirdi
                                                                                                                                                    Lügatlerde, sözlüklerde, “Düzgün bir yolda olmak”, ya’nî “Hakk   “Onlar Cennetliktirler.   ledikleri amellere mükâfât olarak                                                                                                                             “Ehl-i Sünnet i’tikâdı sana önce lâzım olan,         ması lâzım olan bilgiler;

           BİR VAKIF MEDENİYETİ ESERİ:                                                                                                              “istikâmet”,  bir terim (ta’bîr, ıstılâh)  olarak,  “Her i te i'tidâl   orada ebedî kalacaklardır.” (Ahkâf, 13-14)                                                                                                                                        Yetmi  üç fırka var amma, Cehennemlik geri kalan,   ibâdet bilgileridir. Bunla
                                                                                                                                                    yolda olmak, Hakk yola girmek” gibi ma’nâlara gelen
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                              Müslümânlar hep sünnîdir, cümlenin reîsi Nu'mân,
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  dînin aslı ve temelidir; d


                                                                                                                                                    üzere bulunma, her çe it i te denge anlayı ı üzerinde olma;


                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                              Cennet ile müjdelendi, îmânda bunlara uyan.”
                                                                                                                                                                                                          Ma’lûm oldu u üzere, Sevgili Peygamber’imiz, bir gün,



                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  dalları ve yaprakları gibi


         FIRKA-İ NÂCİYE                                                                                                                             ayrılmayıp dîn ve akıl dâiresinde yürüme, i lerde dîn ve aklın   “ eyyebetnî sûretü Hûd: Hûd sûresi beni ihtiyârla ı (Saçı-                                                                                                                               brâhîm Hakkî Erzurumî de (rahmetullahi aleyh), bir  iirinde   düzeltmesi, Ehl-
                                                                                                                                                    do ruluk, dürüstlük, dürüst olma; adâlet ve do ruluktan



           İSTANBUL EĞİTİM, KÜLTÜR VE
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  gibi inanması lâzımdır. Ce
                                                                                                                                                                                                          ma-sakalıma ak dü ürdü.)” buyurmu tur. (Tirmizî, Tefsîru


                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                              öyle buyurmu tur:
                                                                                                                                                    sınırları içerisinde hareket etme” demektir.


                                                                                                                                                                                                          Sûreti Hûd, 6; Hadîs no: 3.297).]
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  lanlar ancak bu i’tikâd üz






                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             “Hudâ Rabb’im, nebim hakkâ Muhammed’dir Resûlüllah,

                                                                                                                                                    Yine bu kelimeye, “Verilen söze ba lılık, dînî ve dünyevî i lerde
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  Mektûbât-ı Rabbâniyye]


           SOSYAL HİZMETLER VAKFI,

                                                                                                                                                                                                          Sebebi soruldu unda Allahü teâlânın, orada, Sevgili Peygam-

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                               Hem  slâm dînidir dînim, kitâbımdır Kelâmullah,
                                                                                                                                                    kelimesi de “istikâmet”ten türemi tir.
         DOĞRU İTİKATTA                                                                                                                             orta yolu takip etme” ma’nâları  da verilmi tir.  “Müstekîm”   ber’imiz Muhammed Aleyhisselâm’a  öyle bir emir verdi ini                                                                                                                                   Akâidde, Ehl-i Sünnet oldu mezhebim, hamdolsun,    “Kalbe gelen bütün mânevî





                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  bize verseler fakat kalbim
                                                                                                                                                                                                          zikretmi tir:

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                               Amelde, Ebû Hanîfe mezhebi, mezhebim vallah.”




                                                                                                                                                    Yüce Rabb’imiz, bizlere her gün 5 vakit namazda,  “sırât-ı
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  kendimi mahvolmu  ve hâlim





                                                                                                                                                                                                          “Bundan dolayı emrolundu un gibi istikâme e (dosdo ru) ol.
           İSTANBUL İSLÂMÎ İLİMLER
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             Peygamber Efendimiz, Müslümanlar arasında îmânda ve i’tikâdda
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  felâketleri üzerime yı sal
                                                                                                                                                    müstekîm” üzere bulunmamız için duâ etmemizi emir buyur-





                                                                                                                                                                                                          Beraberindeki tevbe edenler de (do ru olsunlar). A ırı gitme-
         OLMANIN ÖNEMİ                                                                                                                              maktadır.  “ stikâmet”  masdarının  ism-i  fâili  olan  “müstekîm”;   yin. Muhakkak ki O, bütün yaptıklarınızı görüp durmaktadır.”                                                                                                                       ayrılıkların felâket oldu unu bildirerek  mâm-ı Tirmizî’nin rivâyet   ile  ere
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             e i i me hûr bir hadîs-i  erî nde,  “Benî  srâîl (Yahûdîler),
                                                                                                                                                    “do ru olan, düzgün olan, e risi-bü rüsü olmayan, hakk olan”



                                                                                                                                                                                                          (Hûd, 112)
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  “Ehl-i Sünnet i’tikâdında
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             yetmi  bir fırkaya ayrılmı tı. Bunlardan yetmi i Cehennem’e
                                                                                                                                                    anlamında kullanılmaktadır. [Hanefî mezhebinde mutlak kırâat




           AKADEMİSİ                                                                                                                                farz  ama  Fâtiha’nın  okunması  vâcibtir;   afîî  mezhebinde  ise   Peygamber Efendimiz, Mescid-i Nebevî’nin avlusunda, kalın                                                                                                                           gidip ancak bir fırkası kurtulmu tur. Nasârâ da (Hıristiyân-   mâm-ı  a’rânî de

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  mı tır.” [ mâm-ı Rabbânî,
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             lar), yetmi  iki fırkaya ayrılmı tı. Yetmi  biri Cehennem’e
                                                                                                                                                    Fâtiha’nın okunması, cenâze namazı da dâhil olmak üzere bütün



                                                                                                                                                                                                          bir hat çizip kenarlarına da ince çizgiler çizdikten sonra,  u



                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             gitmi tir. Bir zaman sonra benim ümmetim de yetmi  üç
                                                                                                                                                    namazlarda farzdır.]



                                                                                                                                                                                                          âyet-i kerîmeyi okumu tur:
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  “Tasavvuf büyükleri ve fık

             Prof. Dr. Ramazan Ayvallı                                                                                                              “Sırât-ı müstekîm” ise, “Allah’ın dosdo ru yolu” anlamına gelir.   Bu âyet-i kerîmede,  “  te bu, benim sırât-ı müstekîmim                                                          stikâmetin kar ıtları; “hıyânet” [do rulu u bırakıp, ba kalarının    fırkaya ayrılır. Bunlardan yetmi  ikisi Cehennem’e gidip   uyanlara  efâat eder

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             yalnız bir fırka kurtulur.” buyurmu tur.


                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  Münker ve Nekîr isimli iki
             M. Ü.  lahiyat Fak. Em. Ö r. Üyesi                                                                                                     Zâten  slâmın bir adı da, “Sırât-ı müstekîm”dir. Çünkü bu yol;   (dosdo ru yolumdur), ona uyun. Ba ka yollara uymayın ki sizi   her rek’atında, 40 defa Fâtiha Sûresi’ni okuyarak, “Allah’ım! Bizi, sırât-ı   hukûkuna tecavüz etme, verilen sözde durmama ve ahde riâyet   Eshâb-ı kirâm, bu bir fırkanın kimler oldu unu sordu unda,

                                                                                                                                                                                                                                                                                 müstekîme, do ru yola ilet.” diye duâ etmekteyiz.
                                                                                                                                                    e risi-bü rüsü olmayan, sa lam olan, dosdo ru yoldur.
              stanbul  slâmî  limler Akademisi Ba kanı                                                                                                                                                    O'nun yolundan ayırmasın. (Allah, azâbından) korkarsınız diye                                                                etmeme], “sahtekârlık”, “yalancılık” ve “sapıklık” gibi vası ardır.   “Cehennem’den kurtulan fırka, benim ve Eshâbımın gi i i   büyükleri, kendilerin
                                                                                                                                                                                                          size böyle tavsiye etmektedir.” (En'âm, 153) buyurulmu tur.

               Sebaha in Kazaz                                                                                                                      Hak yola ula mak için “istikâmet”ten ba ka bir yol yoktur. Dînde                                                             Her gün 17 defa  “farz”larda, 3 defa  “vitir”de, 20 defa da   CEHENNEM’DEN KURTULAN TEK FIR                                 yolda gidenlerdir.” buyurdu.                         korkulu yerlerde kolladıkl

                                                                                                                                                                                                                                                                                 “sünnet”lerde olmak üzere, toplam 40 defa okudu umuz


                                                                                                                                                    ihlâslı olmak  “istikamet”le (do rulukla)  olabilir. Müslümân
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  korurlar. Bunlar, mezhep i
               E itimci Yazar                                                                                                                       insan, istikâmet sâhibidir. Bu bakımdan “istikâmet” yüksek bir   “Her kim de kendisine do ru yol (hüdâ, hidâyet) apaçık belli   “Fâtiha-i  erîfe”de,  Cenâb-ı Hakk’a, “Bizi, (itikâd, söz, i  ve                                                          mâm-ı Rabbânî (kuddise sirruh) buyurmu tur ki:      er… Dört mezhep imâmından

                                                                                                                                                                                                          olduktan  sonra,  Peygamber’e  aykırı  hareke e  bulunur  ve
                                                                                                                                                    makam; aynı zamanda zor bir görevdir.  nanan ve inancının   mü’minlerin yolundan ba kasına i ibâ ederse, uyar giderse        ahlâkımızda)  sırât-ı müstekîme  hidâyetle / do ru yola ilet;   Her fırka, her grup, benim yolum do ru diyor.  mâm-ı Rabbânî   “Âkıl (akıllı) ve bâli  olan (ergenlik ya ına/ça ına ula an) her   kavu ” [e


                                                                                                                                                    gere ini yerine getiren ki i, do ru insandır.         onu,  döndü ü sapıklıkta bırakırız. Âhire e de kendisini               (Bizi, râzı oldu un ve en mükemmel kıldı ın mukaddes  slâm   Hazretleri buyuruyor ki: “Hadîs-i  erî e, Müslümânların 73     erkek ve kadının birinci vazîfesi, Ehl-i Sünnet âlimlerinin    ek ve  üphe yokt



                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             yazdıkları akâid bilgilerini/îmân bilgilerini/inanılacak  eyleri
                                                                                                                                                    Allahü teâlâ, yüce kitâbı “Kur’ân-ı Kerîm”de, “Ey îmân edenler,   Cehennem’e koyarız ki o, ne kötü bir dönü  yeridir.” (Nisâ, 115)  dîni ve en sevgili Peygamberinin yolu olan hak yolda sâbit   fırkaya ayrılacakları bildirildi. Bu 73 fırkadan her biri,  slâmiyet’e   ö renmek ve bunlara uygun olarak inanmaktır. Kıyâme e   Resûlu
                                                                                                                                                                                                                                                                                 eyle); kendilerine (fazlından ve ihsânından) ni’met verdi in /
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                       uydu unu, Cehennem’den kurtulaca ı bildirilen bu fırkanın
                                                                                                                                                    Allah'tan korkun ve do rularla beraber olun” (Tevbe, 119) ve   Bu âyet-i kerîmede,  müminlerin  yolundan  sapanların         ihsân, lütuf ve ikrâmda bulundu un (mes’ûd ve bahtiyâr)   kendi fırkası oldu unu söylemektedir. Kur'ân-ı Kerîm’de meâlen    ya’nî öldükten sonra Cehennem azâbından kurtulmak, onların   kaynaktan aldılar.
                                                                                                                                                    “Ey inananlar, Allah'tan korkun ve do ru söz söyleyin” (Ahzâb,   Cehennem’e gidecekleri açıkça bildiriliyor.                 kimselerin (ya’nî Peygamberler, sıddîklar,  ehîdler ve velîler-  buyuruluyor ki:                                            bildirdiklerine inanmaya ba lıdır.” [Mektûbât-ı Rabbâniyye]  kirâmdan ö rendile
                                                                                                                                                    0) buyurmaktadır.                                                                                                            in) yoluna eri tir; (hakkı kabûl etmeyip küfre vardıklarından)                                                                                                                   ö rendiler. Böylece, Ehl-i
                                                                                                                                                                                                          “O gün, yüzleri ate  içinde kaynayıp çevrilirken, ‘Vâh bize!                                                                 “Her fırka, do ru yolda oldu unu sanarak sevinmektedir.”              Bir hadîs-i  erîf meâli  öyledir: “Ümmetim, 73 fırkaya ayrılacak-  tevâtür yolu
                                                                                                                                                    Takvâ üzere ya ayanlara  “istikâmeti do ru insan” derler. O;   Ke ki  Allah’a  itâat  etseydik,  Peygambere  de  itâat  etseydik!’                               gazaba u rayanların (yahûdîlerin) ve sapmı ların, sapıkların   [Mü’minûn, 53 ve Rûm, 32]  tır. Bunlardan 72’si Cehennem’e gidecek, yalnız bir fırka kurtu-  de i tireme
                                                                                                                                                     krinde, sözünde, i inde ve bütün davranı larında do rudur.   diyeceklerdir.”                                                (Hıristiyânların) yoluna de il.”  (Âmîn  =  Kabûl buyur                                                                     lacaktır. Cehennem’den kurtulacak  olan tek  fırka,  benim ve   anlamak, do rul
                                                                                                                                                    Müslümân, Hazret-i Peygamberi kendisine örnek alır. Sevgili                                                                  Allah’ım!) [Fâtiha, 6-7] diye duâ etmekteyiz, yalvarıp yakarmak-  Bu çe itli fırkalar arasında kurtulu  fırkasının alâmetini Peygam-  Eshâbımın yolunda gidenlerdir.” [Tirmizî,  bn-i Mâce]
                                                                                                                                                    Peygamber’imiz ise do rulu un örne i idi. Dîn ve dünyâ ile ilgili   “Yine  öyle diyecekler: ‘Ey Rabb’imiz! Do rusu bizler, beyler-  tayız.                                         ber  Efendimiz  bildirmi tir:  “Bu fırkada olanlar, benim ve                                                               Amelde dört mezhebin imâml
                                                                                                                                                    vazîfelerini, emrolundu u gibi yapmaya çalı an bir Müslümân,   imize ve büyüklerimize itâat e ik de onlar bizi yanlı  yola                                                         Eshâbımın gi i i yolda bulunanlardır.” [Tirmizî]                      “Ehl-i Sünnet vel-cemâat”, “sünnet ve cemâat ehli” demektir.   ve’l-cemâat mezh
                                                                                                                                                    dosdo ru bir insandır. Bu sıfatlara sâhip olan bir kimse, toplumun   götürdüler.”                                             ST KÂME E OLMANIN                                                                                                          Eshâb-ı kirâm, Peygamber Efendimiz’in cemâatidir.  Sünnet de
                                                                                                                                                    en de erli bir ferdidir.                              “Ey Rabb’imiz! Onlara azâbın iki katlısını (2 katını) ver ve           (DO RULU UN, DO RU YOLDA OLMANIN) ÖNEM                Peygamber Efendimiz, kendini söyledikten sonra, Eshâb-ı kirâmı da     Peygamber Efendimiz’in yolu demektir.
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                       söylemesine lüzûm olmadı ı hâlde, bunları da söylemesi, “Benim

                                                                                                                                                    Dârul-fünûn  müderrislerinden  Seyyid  Abdülhakîm  Efendi   onları büyük bir la’netle la’netle (rahmetinden uzakla tır).”    Do ruluk; dü üncede, sözde ve davranı ta gerçekle ir.  yi insanın   yolum, Eshâbımın gi i i yoldur. Kurtulu  yolu, yalnız Eshâbımın   Demek ki, “Ben, sâdece Kur’ân’a ve sünnete yapı ırım!” demek


                                                                                                                                                    Hazretleri’nin her hâli istikâmet üzere idi. “ stikâmet yâni Allahü   (Ahzâb, 66-67-68)                                      vası arı arasında en ba ta do ruluk yer almı  ve Müslümânların   gi i i yoldur.”  demektir. Eshâb-ı kirâmın yolunda giden, elbe e   yetmiyor. Eshâb-ı kirâmı sevmek ve onların yolunda olmak da
                                                                                                                                                    teâlânın be endi i do ru yol üzere olmak, kerâmetin   Yine Peygamber Efendimiz,  “Bana  slâm’a dâir bir  ey söyle,           temel  prensiplerinden olmu tur. Allah'tan gerçek manada   Ehl-i sünnet vel-cemâat fırkasıdır. Cehennem’den kurtulan fırka,    ar ır. Peygamber Efendimiz, “Sadece benim yolumdan gidenler
                                                                                                                                                    üstündedir.” sözünü sık sık tekrâr ederdi.            artık o konuda, sizden ba kasına hiçbir kimseye, hiçbir  ey            korkmak, iyili e yönelmek, râhatlık ve gönül huzûru duymak,   yalnız bunlardır.” (Mektûbât-ı Rabbâniyye, C. 1, m. 80)       Cennetliktir.” demedi. “Benim ve Eshâbımın yolunda gidenler.”
                                                                                                                                                                                                                                                                                 ancak do rulukla mümkündür.
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             buyurdu. Bu çok önemli bir inceliktir. Eshâb-ı kirâmın tamâmını
                                                                                                                                                    Do ruluk (istikâmet); insanın, Allah'a kar ı yerine getirmek için   sormayayım.”  eklinde nasîhat isteyen bir sahâbîye, “Kul âmentü                                                Bugün çok kimse de kendilerinin Ehl-i sünnet oldu unu söylüyor.       sevmek, sâdece Ehl-i sünnet fırkasına nasip olmu tur.  u hâlde,



                                                                                                                                                    önceden verdi i  bir  mîsâk,  bir  ahid,  bir  sözdür.   nsan,  bu   billah, sümme’stekım”: “Allah’a inandım de, sonra da    “Sıdk” ve  “istikâmet” kelimelerinin kar ılı ı olan do ruluk,   Bu bakımdan Ehl-i sünnet i’tikâdının ne oldu unu bilmek  ar ır.   do ru yolda olmanın ölçüsü, Resûlullah’ın ve Eshâbının yolunda
                                                                                                                                                    yaratılı   ahdine vefâ gösterdi i ölçüde sâdıktır; sadâkatın   istikâme e ol.” buyurmu tur.                                  ahlâkî vası arın hepsinin kendisinde toplandı ı bir rûh hâlidir.   Bu bilindikten sonra do ruyu, hakkı bilmek zor olmaz.    olmaktır.
                                                                                                                                                    mükâfâtı da verilecektir (Ahzâb, 23-24).                                                                                     Kur'an-ı Kerîm’de do ruluk, en geni   ekilde fayda ve hikmetleri-
                                                                                                                                                                                                           ST KÂMET N EHEMM YET , ÖNEM                                           yle açıklanmı tır. Allah’a, âhirete, meleklere ve kitaplara îmân   Sevgili Peygamber’imiz,  mâm  ehristânî’nin  “El-Milel    mâm Mâtürîdî’nin akâid ve fıkıhta talebesi olan  bnül-hakîm
                                                                                                                                                    Kur’ân-ı Kerîm’de buyurulmu tur ki,  “Gerçekten ‘Rabbimiz                                                                    edenler; mallarını akrabâya, yetîmlere, yoksullara, yolda   ve’n-Nihal”  isimli  kitâbının  ba ında  geçen  hadîs-i  erî nde:   Semerkandî de “es-Sevâdül-A’zam”  isimli kitâbının ön
                                                                                                                                                    Allah’tır.’ deyip de sonra istikâmet üzere olanlar (sebât   Ma’lûmdur ki “istikâmet” çok mühim çünkü insanlar için en zor    kalmı lara, dilenenlere, esîrlere harcayanlar; namazı kılan, zekâtı   “Ümmetim yetmi  üç fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan bir fırka   sözünde bunu zikretmi tir. “Ehl-i Sünnet  ’tikâdı”: “Peygam-
                                                                                                                                                    gösterenler ve sâlih amel i leyenler var ya), onların üzerlerine   i lerden birisi,  “istikâmet” üzere olmak, “sırât-ı müstekîm”de   veren, sözünde duran ve sabredenler “do rular” ve “takvâ sâhibi   kurtulacak, di erleri helâk olacaktır.” buyurdu. Bunun üzerine,   ber Efendimiz’in ve Eshâb-ı kirâmının (arkada larının) ve
                                                                                                                                                    (ölüm anında veya deh et hâlinde), ‘Korkmayın, mahzûn da   bulunmaktır.                                                      ki iler” olarak nitelendirilmi lerdir. Ayrıca istikâmet (do ruluk),   Eshâb-ı kirâm, “Kurtulan fırka hangisidir?” diye sordular. O da,   onların yolunda bulunan  slâm âlimlerinin bildirdikleri do ru
                                                                                                                                                    olmayın; va’d olundu unuz Cennet’le ne ’elenin.’ diye                                                                        Müslümânların ortak vasfı olarak tanımlanmı tır (el-Bakara, 177;   “Ehl-i sünnet vel cemaa ir.” cevâbını verdi.             i’tikâd, inanı tır.”
                                                                                                                                                    melekler ineceklerdir.”                               Nitekim biz Müslümânlar, bilindi i gibi, her gün 5 vakit namazımızın    el-Ahzâb, 35; el-Fâtiha, 6).

         AKADEMİ  I  4
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11