Page 30 - Akademi Dergisi Temmuz
P. 30
AKADEMİ TEMMUZ 2024 İlim ve Araştırma Dergisi
İSTANBUL İSLAMİ İLİMLER
AKADEMİSİ
Sayfalar, dosyalar dolusu yazar. Aklının kopma noktasına geldi i ya antımıza ters hayatları vardı. Onlar de erlerimizle alay ediyor-
noktada mam-ı Rabbânî Hazretleri’ne sı ınır ve kalemini ona lardı. Hâl böyle olunca biz de çok üzülürdük. Bunun için onlara
bırakır. slamiyet’in “Ana Caddesi” olarak tabir e i i Ehl-i Sünnet elem ve sıkıntı veren manasında “müellim” diyorduk. lk günlerde
tikadı’nı her fırsa a anlatmaktan ve savunmaktan geri durmayan seni de onlardan zanne ik. Sonra baktık ki sen onlara benzemiyor-
Arvâsî Hoca, “Türk- slam Ülkücüleri; mam-ı Rabbânîleri, mam-ı sun, sen bizden birisin. Bunu anlayınca sana “müellim” demeyi
Gazalîleri, mam-ı A’zamları tanıdıkça dünya önlerinde duramaya- bıraktık ve “muallim” demeye ba ladık. Böylece Arvâsî Hoca bu
caktır.” demi tir. Bununla birlikte “Ne Humeynî’nin ia’sında ne hatırasıyla Anadolu irfanının yüksekli ini bir kez daha ortaya
Suud’un Vehhabi’sinde… slam’ı, ecdadın kütüphanesinde bulur- koymaktadır.
sunuz.” diyerek gençlere Ehl-i Sünnet yolunu göstermi tir.
Sosyolojik tahlilleri arasında, Do u Anadolu bölgesinde do up
Böylece makaleleriyle, kö e yazılarıyla, iirleriyle pek çok eser büyümesi ve halkını yakından tanıması sebebiyle bölgedeki
meydana getirmi tir. Bunun yanında verdi i konferanslar, dersler problemleri en isabetli ekilde tahlil ederek çözümlerini de ortaya
ve sohbetler sayesinde Türk gençlerinin gönlüne girdi ve onları koydu u “Do u Anadolu Gerçe i” isimli kitabı ciddi anlamda ilgi
dinine, tarihine, kültürüne dü man etmek isteyenlere kar ı muha- görmü ve devlet tarafından bölge halkına da ıtılmı tır.
faza e i. Onun bu gayreti, fedakârlı ı, azmi; yılmadan, usanmadan,
büyük bir a k ve evkle çalı ması sevenleri tarafından kendisine Yüce Bir Dava Adamı
Hoca Ahmet Yesevî’ye nisbetle “Asrımızın Yesevîsi” denilmesine Kendisini “Türk- slam Davası”na adamı olan Arvâsî Hoca,
vesile olmu tur. davasının ismini de “Türk- slam Sentezi” yerine “Türk- slam
Ülküsü” olarak ortaya koymu tur. Bunun sebebini de öyle izah
Büyük Bir Mütefekkir ve Münevver etmi tir: “Sentez, iki zıt eyin birle mesidir; Türklük ile slamiyet
Böyle mümtaz bir ahsiyet elbe e ki sevdalısı oldu u Türk milleti- iki zıt ey de ildir, dolayısıyla davamızın ismi ‘Türk- slam Sentezi’
nin ve gençli inin çözülmeyi bekleyen dertleriyle dertlenen, de il ‘Türk- slam Ülküsü’ olmalıdır.” Bu davaya mensup olanlara
hemhâl olan, kir üreten ve yol gösteren bir mütefekkir ve da “Türk- slam Ülkücüsü”, “Türk- slam Milliyetçisi” demektedir.
münevverdir. Arvâsî Hoca, Türk milleti olarak sıkıntılarımızın Arvâsî Hoca, Türk milliyetçili inin slam’ı gaye edinen bir siyasi
kayna ını; kendimizden, tarihimizden ve kültürümüzden kir olarak olgunla ması maksadıyla büyük gayret sarf etmi tir.
uzakla mı olmamızda görmektedir. Batı’nın ve slam’ın zihniyet Avrupa tarzı ırkçı milliyetçilik anlayı ına kesinlikle kar ı çıkmı tır.
temelleri arasında, insan anlayı ı ba ta olmak üzere, pek çok alanda Türk milliyetçili ini, âdeta imanî bir uur meselesi gibi görmü ve
taban tabana zıtlıklar oldu unu ortaya koyar. Kitaplarında bu de il, aynı zamanda ahlaki ve manevi bir yolculuktur. Yalnızca her vesileyle bunu dile getirmi tir.
konuyu öyle ifade eder: “...Kendi temel eserlerini okumayan, ö renmenin yeterli olmadı ını, bununla birlikte ahlaki de erlere ve
böylece Türk milletinin tarih boyunca de i meyen ruh yapısına ve sosyal sorumluluk meselelerine duyarlı olmak gerekti ini ifade Kendisinin neden Türk milliyetçisi oldu unu soranlara, “Ben
hasletlerine vakıf olmadan, Batı’nın krî ve felse alt yapılarından etmektedir. Böylece slamî de erler ile modern e itimi ba arılı bir Afrika’nın ortasında do mu bir zenci olsaydım ve bu aklım da
beslenenler, bu millete uygun çözümler sunamazlar…” Yerli ekilde birle tirir. bende olsaydı ben yine Türk milliyetçisi olurdum. Çünkü ben,
dü ünce yapısına sahip olmayan aydınların, bugün ülkenin Amentü’ye iman e i im gibi iman ediyorum ki Türk milletinin de
meseleleri konusunda içine dü tükleri çıkmazın sebebini de böyle Arvâsî Hoca, üniversitede derse ilk girdi i dönemlerde bazı sını a- slam âleminin de mazlum milletlerin de kurtulu u Türk
açıklar. Bununla birlikte Arvâsî Hoca, her medeniyetin kendine ki ö rencilerin ideolojik sebeplerle sırtlarını hocaya dönerek milliyetçilerindedir, Türk- slam ülkücülerindedir. Yine ben
mahsus bir estetik anlayı ı oldu unu ifade ederek, “Aydınlar ve oturduklarını görür. Fakat buna aldırı etmeden dersini anlatmaya inanıyorum ki Eshab-ı Kiram Dönemi’nden sonra slam’a en büyük ba ladı ı ilkokulu Do ubeyazıt’ta, A rı’da ba ladı ı ortaokulu
sanatkârlar, Türk milletinin estetik anlayı ını, ya anılan ça a uygun ba lar. Konu maları, ö rencileri o kadar etkiler ki 3-5 dakika sonra hizmeti Türk milleti yapmı tır. Bu millet yüzyıllarca ‘ ’lay-ı Erzurum’da bitirdi. 1952 yılında Erzurum Ö retmen Okulundan
olarak yeniden geli tirmek zorundadır.” diye dü ünür. Bu alandaki tek tek yüzlerini dönmeye ba layan ö renciler, dersin sonunda Kelimetullah’ için milyonlarca ehit verdi. Ayrıca slam kültür ve mezun olduktan sonra Konya Do anbeyli lkokulunda üç yıl
kirlerini “Diyalekti imiz ve Esteti imiz” isimli kitabında açıklam- Arvâsî Hoca’dan özür dilemek zorunda kalırlar. Samimi ve etkileyi- medeniyetinin geli mesine de hiç üphesiz maddi manevi büyük ö retmenlik yaptı. 1958'de Gazi E itim Enstitüsü Pedagoji
aktadır. ci konu maları ve ders anlatması, ö rencilerin akıllarındaki soru katkıları oldu. Bölümü'nden mezun oldu. Balıkesir, Bursa ve stanbul E itim
i aretlerine cevap niteli i ta ır ve mutlaka onları ikna etmeyi Enstitülerinde ö retmenlik yaptı. 1979 yılında Milliyetçi Hareket
Mütehassıs Bir Pedegog ve Sosyolog ba arırdı. Türk milleti, slam ile bütünle mi ve iç içe girmi bir mille ir. Partisi (MHP) Genel dare Kurulu'na seçilmesine müteakiben
Bundan dolayı da Türk milliyetçisiyim, ülkücüyüm…” demi tir.
Arvâsî Hoca, pedegoji ve sosyoloji üzerinde derin ara tırma ve Ayrıca Arvâsî Hoca, davasını öyle anlatmaktadır: “Ben; slam, emekli oldu. Bu görevi 12 Eylül 1980 ihtilaline kadar devam e i.
tahliller yaparak bu alandaki tespitlerini kitap ve makale yoluyla Arvâsî Hoca, 60’lı yıllarda A rı’nın Molla emdin Köyü’ne ilkokul iman ve ahlakına göre ya amayı en büyük saadet bilen, Türk 12 Eylül darbesinden sonra, MHP ve Ülkücü Kurulu lar
insanlara ula tırmı tır. Ona göre e itim; sadece zihnî bir süreç ö retmeni olarak tayin edilir. Ba ta Muhtar Ömer Efendi olmak milletini iki cihanda aziz ve mesut görmek isteyen ve böylece Davası'ndan yargılanıp bir müddet Mamak Cezaevi’nde kaldı. lk
üzere köyün ileri gelenleri kendisini kar ılar, kalaca ı eve defa burada kalp krizi geçirdi. Cezaevi öncesi ve sonrasında çe itli
yerle tirirler. Her türlü ihtiyacı kar ılanır. Fakat bir ey dikkatini slam’ı gaye edinen Türk milliyetçili i uuruna sahibim. nanıyo- gazete ve dergilerde “Türk- slam Ülküsü” ba lıklı ve muhtevalı
çeker. Köylüler kendisine hitap ederken kelimenin üzerine basa rum ki hem Türk hem Müslüman olmak hem de muasır dünyaya yazılar yazdı.
basa “Müellim Bey!” derler. Arvâsî Hoca, “muallim” kelimesini öncülük etmek mümkündür. Ecdadımız tarih boyunca bunu
tela uzda zorlandıkları için “müellim” dediklerini dü ünür. Kısa denedi ve bunda ba arılı oldu. Öyleyse biz neden yapamayalım?” Vefatına kadar uzun yıllar Türkiye gazetesinde “Hasbihâl” ba lı ı
zaman sonra köylüyle kayna ır. Köy odalarında ve evlerdeki te Arvâsî Hoca, “Türk- slam Davası”nı bu yüce prensiplere altında yazılarına devam e i. 1988 yılında 56 ya ındayken
sohbetlere katılır. Onlarla camiye gider. Onların dü ünlerinde dayandırarak açıklamaktadır. Milletinin tarihini do ru okuyan ve stanbul, Erenköy’deki evinde çok sevdi i daktilosunun ba ında
bulunur, bayramlarını kutlar. Köylüden kopuk bir ö retmen de il, slamiyet’in Ehl-i Sünnet yolundan beslenenlerin; vatanına, Türkiye gazetesine gönderece i makalesini yazarken hayata gözler-
onlardan biri hâline gelir. Kendilerine tepeden bakmayan, onlarla milletine, dinine ve devletine bakı ı böyle olmaktadır. Günümüzde ini kapatmı tır. Kabri, stanbul/Edirnekapı kabristanlı ındadır.
oturup kalkan, sevinçlerini payla an, dertlerine ortak olan bu genç slamiyet adına, Milliyetçilik adına yazılanları, konu ulanları Arvâsî Hoca, elbe e Türk gençli ine pek çok eser bırakmı tır.
ö retmeni köylüler ba rına basar. Bu durumu gören köylüler Arvâsî Hoca’nın ortaya koydu u prensipler ı ı ında tekrar de er- Bunlar arasında “Türk- slam Ülküsü I-II-III”, “Diyalekti imiz ve
kendisine artık “Muallim Bey” diye hitap etmeye ba larlar. Tabii bu lendirmek gerekti i görülmektedir. Esteti imiz”, “Do u Anadolu Gerçe i” ve “Mamak Günleri” mutla-
durum, Arvâsî Hoca’nın dikkatinden kaçmaz ve Muhtar Ömer ka okunması ve incelenmesi gereken kitapların ba ında gelmekte-
Efendi’ye bu durumu sorar. Muhtar da bu suale öyle cevap verir: Kısaca Hayatı dir. Böyle yüce bir dava ve gönül adamını birkaç yönüyle anlatmak-
“Evet Muallim Bey; sana önceleri “müellim” dememizin sebebi, Arvâsî Hoca aslen Van ili Bahçesaray ilçesine ba lı Do anyayla tan çok büyük eref ve onur duydu umu belirtmek isterim. Allahü
bugüne kadar köyümüze gelen ö retmenler hep bizden uzak (Arvas) köyündendir. Altı çocuklu bir ailenin ikinci erkek çocu u Teâlâ bizlere, Seyyid Ahmed Arvâsî Hoca’nın izinde gitmeyi nasip
kaldılar. Bizim dünyamıza giremediler. Onların, inanç ve olarak 1932 yılında Do ubeyazıt/A rı’da do mu tur. Van’da eylesin; cümlemizi efaatlerine nail eylesin.
AKADEMİ I 28