Page 8 - Akademi Dergisi Ocak
P. 8

AKADEMİ OCAK 2025                                                                    İlim ve Araştırma Dergisi
                                                        İSTANBUL İSLAMİ İLİMLER
                                                           AKADEMİSİ
                                                                                                                                                                                                                                                                                  edegelen eski dinleri yıkarak, millet ve kavimlerin içindekilerini                                                               Peygamberimiz’in ve O’nun izinden giden âlim ve velîlerin, nasıl   dînler
                                                                                                                                                                                                                                                                                  de i tirerek,  sa lam bünyeli bir âlem ( slâm âlemi) kurarak                                                                     kâmil cemiyetler meydâna getirdikleri açıkca ortadadır. Burada   kendi ka
          slâm esâslarını ö retmek üzere çe itli kabîlelere muhtelif
         ö retmenler gönderilmi tir. Burada, zaman zaman sayıları 70’e                                                                                                                                                                                                            yeryüzünün yarısına yayıldı.  slâm’ın ilerleme ve yükselme sırrını                                                               Karahânlılar,  Gazneliler,  Timuro ulları,  Bâbürlüler,  kar ı harbe ikle
         kadar varan  “Ashâb-ı su e”’yi (radıyallahü anhüm ecmaîn)                                                                                                                                                                                                                ne kadar ara tırıp incelersek o kadar hayranlı ımız artıyor...” Sevgili                                                          Selçûklular ve Osmânlıları zikredebiliriz. “O (Peygamberimiz),   edip kan
         hâtırlamalıyız. Onlar bazen kabîlelere ö retmen olarak gitmi ler,                                                                                                                                                                                                        Peygamber’imiz (aleyhisselâm), e itim ve ö retim metodunu, ilk                                                                   sahâbe-i kirâmı yani ilk Müslümânları nasıl e itmi tir?” diye bir   söyle
         gerekti inde de harplere mücâhid olarak katılmı lardır. Sahâbe-i                                                                                                                                                                                                         defa, ilk nesil olan,  slâm’ın altın nesli sahâbe-i kirâm üzerinde                                                               soru  sorulacak  olursa, “Tabîî ki  evvelâ  Kur’ân-ı Kerîm  ile    slâmiy
         kirâm ve Tâbiîn devrinden ba layarak geni   slâm dünyâsı içinde                                                                                                                                                                                                          uygulamı  ve ortaya  hayırlı bir ümmet çıkmı tır. Bu bahtiyâr                                                                    e itmi tir.” cevâbını veririz. Zâten Hazret-i Ai e Vâlidemiz de   ve di e
         birçokâlim ve velî gelip geçmistir. Fâs’tan Hindistân’a,                                                                                                                                                                                                                 toplulu un meydâna getirilmesinde kullanılan metodları bilmek                                                                    Peygamberimiz’in ahlâkının, Kur’ân-ı Kerîm ahlâkından ibâret   ve eziyetl
         Yugoslavya’dan Orta Asya ve Çin’e, Kırım ve Kazan’dan Afrika’ya                                                                                                                                                                                                          zarûrîdir.  Önemine binâen  unu ifâde etmeliyiz ki e itim                                                                        oldu unu ifâde etmemi  midir? Kur’ân-ı Kerîm tefsîrleri,   belir i i  gib
         ve Yemen’e kadar birçok  slâm büyü ü vardır. Bir muallim, mür id,                                                                                                                                                                                                        sâhasında  hizmet  verenlerin,  e itimle  ilgili  yeterli  metod                                                                 hadîs-i  erîf  erhleri, siyer,  slâm târihi ve genel târihle ilgili   üze
         rehber elinde yeti erek silsile  yoluyla  Peygamber Efendimiz’e                                                                                                                                                                                                          bilgisine sâhip olmaları gerekir.   te bunları ifâde e ikten                                                                     eserler, Resûlullah’ın da’vet ve teblî i ile ilgili kaynaklar tetkik   bi
         kadar gitmeleri; nerede ve hangi memleke e yeti irlerse                                                                                                                                                                                                                  sonra,  imdi Peygamberimiz’in konumuzla ilgili birkaç hadîs-i                                                                    edilip oradaki esâslar tesbît edilerek genel e itim ve ö retim   çok önem
         yeti sinler, onları tek bir kayna a ba lamı tır.  üphe yok ki, Allahü                                                                                                                                                                                                     erî ni nakledebiliriz: Ben bir muallim olarak gönderildim.                                                                      metoduyla  ilgili  kitaplar,  psikoloji  ve  sosyoloji  ile  ilgili   sır
         Teâlânın ve peygamberlerinin emir ve yasaklarına riâyet ederek                                                                                                                                                                                                           ( bn-i Mâce) Ben sizin için bir baba gibiyim; bilmediklerinizi                                                                   çalı malar; dîn e itimi, dîn psikolojisi, dîn sosyolojisi ve dînler   1-
         ya ayan ferdler, âileler ve cemiyetler, çok huzûrlu, gâyet                                                                                                                                                                                                               ö retiyor, sizi terbiye ediyorum. (Ebû Dâvûd, Nesâî) Ben güzel                                                                   târihi ile ilgili ara tırmalarla mukâyese edildi i takdîrde,   bakı larıy
         müre eh birer hayât içinde olmu lar; herkes adâlet, emniyet ve                                                                                                                                                                                                           ahlâkı tamâmlamak için gönderildim. Benim ve sizin                                                                               Peygamberimiz’in e itim metodlarının isâbetlili i daha açık ve   muhâtapl
         huzûr içinde, son derece medenî bir  ekilde ya amı lardır.                                                                                                                                                                                                               benzeriniz, ate  yakan ve ate ine pervâne ve çekirgeler dü meye                                                                  seçik bir tarzda ortaya çıkacaktır. Çünkü O’nun e itimi, temelde,   topla
         Burada önemine binâen, mühim bir noktanın altını çizerek                                                                                                                                                                                                                 ba layınca onları men etmeye çalı an kimse gibidir. Ben sizi                                                                     Allahü Teâlânın yüce kelâmı Kur’ân-ı Kerîm’de yer alan esâslara   2-  Kon
         belirtelim  ki  bizim  mukaddes  dînimizde,  Peygamber                                                                                                                                                                                                                   ate e dü mekten korumak için eteklerinizden tutuyorum;                                                                           dayanmaktadır. Bu esâsları, 23 sene zarfında; barı ta ve sava ta,   ayarl
         Efendimiz’in teblî âtında, yine çok zengin olan kültürümüzde                                                                                                                                                                                                             hâlbuki siz, benim elimden kurtulmaya çalı ıyorsunuz.                                                                            sıkıntı ve mutluluk anlarında, dînî, ictimâî, ahlâkî ve siyâsî yönden   3
         ve yüksek medeniyetimizde, e itimde i in esâsı hem kendisine                                                                                                                                                                                                             (Müslim)  Allah’ın, benimle gönderdi i hidâyet ve ilim, bol   Mecûsî yaparlar. buyurarak Müslümânlı ın yerle tirilmesinde en     tedrîce  riâyet ederek  hayâta,  içinde  bulundu u  topluma  ve   gerekti

         faydalı  hem  de  âilesine,  milletine,  vatanına  ve  devletine,                                                                                                                                                                                                        ya mura benzer ki o ya murun isâbet e i i yerin bir kısmı,   mühim i in, çocukların ve gençlerin iyi terbiye edilmesi oldu unu   çevresindekilere uygulamı tır. Takdîr edilece i üzere,  insanları,   cevâ
 memleke e ya’nî dünyâ yaratıldı ı günden kıyâmet kopuncaya   gününden korkan sizler için, Peygamber ne güzel örnektir.    slâmiyet’e  ve  Müslümânlara,  ha â  bütün  insanlı a  faydalı                                                                                         suyu içen kuvvetli bir toprak olup bol ot bitirir. Bir kısmı da su   bildiriyor. O hâlde her Müslümân’ın birinci vazifesi; evlâdına,   ba lı bulundukları dînlerinden, eski örf, âdet ve   4- Muhâtapların
 kadar, gelmi  ve gelecek bütün varlıkların, her bakımdan en   (Ahzâb, 21)  Ey kadınlar! Evlerinizde okunan Kur’ân’ı ve   unsurlar  meydâna  getirmek  olmu tur.    te  bizim  açtı ı davâda, kâdı efendinin, Hıristiyân tâcirin lehine hüküm   Sevgili  Peygamber’imizin  peygamberli inin  insanlara  içmeyen katı  yer  olup  suyu  biriktirir  ve  muhâfaza  eder de   kitâbını (Kur’ân-ı Kerîm’i), peygamberini, dînini ö retmektir.   geleneklerinden bir anda çevirmek kolay bir i  d
 üstünüdür. Hiçbir kimse, hiçbir bakımdan, O’nun üstünde   hikmeti hatırlayınız: (Ahzâb, 34) Muhakkak sen, do ru yola,   kültürümüzdeki ana hedef budur. Bu da iyi bir e itim ile   derken insanın yaratıcısını bilmesi, yaratıcının Rablı ı ve   verdi ini anlatmaktadır. Dost-dü mân herkes tarafından bilindi i   bildirilmesinin 13. senesinde, birtakım hikmetlere mebnî,   Allahü Teâlâ, o su ile insanları faydalandırır; insanlar ondan   Evlât  büyük  ni’me ir.  Ni’metin  kıymeti
 de ildir. Hâl böyle olunca, Resûlullah Efendimiz’in e itim ve   Allah yoluna kılavuzlarsın...  ( ûrâ, 52-53)  Peygamber’in size   mümkün  olabilir.  Türk- slâm  tarihi  boyunca,  millî   yaratılanın kullu u esâsına dayalı bir münâsebetin kurulmasını   gibi, koca Osmânlı pâdi âhı da mahkemede kâdı efendinin   Medine-i Münevvere’ye hicret izni verilmi , orada  slâm   içerler, hayvânlarını sularlar ve onunla ekerler, biçerler. Yine o   Bunun için pedagoji yani çocuk terbiye
 ö retim metodunu ortaya koydu umuzda, bizim için çok   getirdiklerini  alınız  (tutunuz),  yasak  e i i   eylerden   e itimimizdeki ana hedef bu olmu tur.   te  imdi de bu güzel   kasdediyoruz. Bütün peygamberler, insanlara ilk önce bunu   huzûrunda, ayakta bekler ve di er suçlular gibi titrerdi. Yine   devletinin temelleri atılmı tır.   slâmiyet,  cihân- ümûl  ya mur öyle bir yere isâbet eder ki orası düz ve kaypaktır, ne su   kıymetli bir ilimdir.  (Seyyid Abdülhakîm A
 önemli ölçüler meydâna çıkacaktır.  urası muhakkak ki ilk   sakınınız.(Ha r, 7)  ülkenin bütün vatanda larının ana hede  bu olmalıdır. Bu da iyi   ö retmeyi hedef almı lardır. Kur’ân-ı Kerîm’de, Zâriyât Sûresi’nin   Fâtih’in, kendi yaptırdı ı medresede bir oda istemesi üzerine, onu   (âlem- ümûl, evrensel)  bir dîn oldu undan orada kalmamı ,   tutar ne de ot bitirir.   te bu, Allah’ın dînini anlayan ve Allahü   terbiyesine çok dikkat etmelidir. Onun kötü arkada larla dü
 Peygamber Hazret-i Âdem’den (aleyhisselâm), son Nebî ve Resûl   PEYGAMBER EFEND M Z, KEND S N  B R MUALL M  bir  e itim ile mümkün  olabilir.  üphe yok ki mâzîlerini,   56. âyet-i kerîmesinde de, Ben, cinnîleri ve insanları, (ancak beni   ö retim üyelerinin imtihân etmeleri, aslında e itimde çok önemli   dünyânın her tarafına yayılmı tır. Peygamber Efendimiz, Medine-i   Teâlânın benimle gönderdi i hidâyet ve ilimden faydalanan ve   kalkmasına mâni olmalıdır. Kötü arkada
 Hazret-i Muhammed Mustafâ’ya (sallallahü aleyhi  ve sellem)   OLA K TAKDÎM ETM  T R  büyüklerini tanıyamayan çocuklar, gençler ve ya ları ilerlemi    bilsinler,  tanısınlar)  bana  ibâdet  etsinler  diye  yara ım.   bir göstergedir.]  Tâhire’de bir tara an  Kurey  mü riklerinin hücûmlarına,   onları bilip (ö renip) ba kalarına da ö reten kimse ile buna   terbiyesini bozar. ( mâm-ı Gazâlî)   te burada iyi çevrenin önemi   esâsların ba ında, Kelime-i Tevhîd geliyordu. Bunu
 kadar, dâimâ hak ile bâtıl mücadelesi devâm edegelmi tir.   Sevgili Peygamber’imiz:  “Ben, ancak bir muallim olarak   insanlar, büyüklüklere tâlip olamaz.  nsanların çe itli buhrânlara,   buyurulmaktadır.   slâm’da e itimin en yüce hede  Allah’ı   8-   nsanların, kânûn  nazarında e itli ini kavratmak (Sevgili   saldırılarına sabırla kar ı koyarken di er tara an da civârdaki   kulak asmayan, benim getirdi im hidâyeti kabûl etmeyen   çok açıktır. Allahü Teâlâ bir kulunu se
  nsanları, dünyâda ve âhıre e seâdete, selâmete, felâha ve necâta   gönderildim” ( bn-i Mâce) buyurmu tur. Peygamberimizin   bunalımlara, rûhî sıkıntılara marûz kaldıkları asrımızda,  büyük   tanıtmak (Ma’rifetullah)tır.  smâîl Hakkı Bursevî’nin (kuddise   Peygamber’imiz,  “Kızım Fâtıma da hırsızlık yapsa elini   devletlerin  ba kanlarına,   slâm’a  da’vet  mektupları  kimsenin benzeridir.(Buhârî, Müslim) Görüldü ü gibi, bu   iyi, güzel ameller yaptırır. Allahü Teâlâdan
 ula tırmak için gönderilen  Peygamberlere (aleyhimü’s-selâm)   e itiminde, muallim (ö retmen), e itimin temel unsuru olup   insanların tavsiye ve nasîhatları, ya ayı  tarzları, hâl ve   sirruh)  “Kenz-i Mahfî” isimli eserinde zikre i i  bir  hadîs-i   kestiririm.” buyurmakla, bunu ne güzel ifâde ediyorlar. Hâlbuki   göndermi tir. Ha â bu davetler, hicre en henüz 7 sene   hadîs-i   erî e,  insanlar,  3  grup  toprak  misâli  ile  anlatılıyor:   yüzlerce kitâb okusa, nasîh
 -küçük gruplar hâlinde olsun, büyük topluluklar hâlinde olsun-   hareketleri, kerâmetleri hem zevk ve ibret almaya hem de   kudsîde, Ben, gizli bir hazîneydim, bilinmeyi arzû e im; bunun   O’nun kızı  hiç hırsızlık  yapar  mı?  Kendi kızı üzerinden  misâl   geçmi ken vâki olmu tur. Bu arada Hicretin 7. senesinde Hayber,   Mukaddes dînimizde, yüksek kültür ve medeniyetimizde çok   Edeb, te’dîb kelimelerinin terbiye, e itim kelimeleriyle çok   dünyâya geli inden itibâren g
 kar ı çıkanlar olmu , bu mücâdele son ve en üstün Peygamber   intibâha, uyanmaya sebeb olacaktır.  üzerine mahlûkâtı yara ım. buyurulmu tur. Yine insanın,   vermesi çok hikmetli.), mü’minlerin karde lik ve i  birli i   8. senesinde ise Mekke-i Mükerreme fethedilmi , böylece hem   mühim umdeler, son derece önemli kâideler vardır. Bunlar,   yakın alâkası vardır. E er bir insan, edebli bir insan hâline   teblî  e ikleri temel inançtır.  Pozitivizm, pragmatizm,   Sa’d  bn-i
 Muhammed aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm’a kadar devâm etmi tir.  yaratıklar arasındaki yerini ve hayâ aki ferdî sorumlulu unu                     duygularını yerle tirmek                             Yahûdîlerin hem de Kurey  kâ rlerinin Arap yarımadasındaki                    cemiyetin nizâm ve intizâmını te kîl eden, insanlar arasındaki   getirilebilirse e itimde istenilen maksada, arzû edilen hedefe   naturalizm, idealizm, nihilizm  gibi cereyânların da e itim   taaccüb mü
         KUR’ÂN-I KERÎM E  T M N N HEDEFLER                   bilmesi, yaratılı  hikmetini idrâk etmesi, hiç ölmeyecekmi  gibi                 9- Ferdleri, maddî hayâtın gerektirdi i  ekilde e itmek Bütün   hâkimiyetleri ortadan kaldırılmı tır. Peygamber Efendimiz’in       münâsebetleri tanzîm eden çok mühim prensiplerdir.
 ALLAHÜ TEÂLÂ, PEYGAMBER EFEND M Z’E  TÂAT VE  Bir e itim ve ö retimde; ö retmenin bilgisi,  ahsî özellikleri ve   dünyâ için, yarın ölecekmi  gibi de âhiret için çalı ma duygusunu   bu hede ere baktı ımızda, Müslümân insanın yeti tirilmesi için   âhırete irtihâlleri zamanında, Müslümânların sayısı 150 bine                   kavu ulmu  demektir.                                                        teorileri  vardır.  Ama  bu  ve  benzeri  e itim  teorileri, ba arıları
    BÂ ETMEY  EMRETMEKTED R   ö retim metodlarına vukû yeti, birbirinden ayrılmaz bir bütün   yerle tirmek, bu hede er arasında gelmektedir.   gerekli olan hede er oldu unu görüyoruz.   te bu ölçüler, aslında   yakla mı tır. O’nun arkasından  halîfe olan  4 büyük zât da    E  T MC LER  Ç N NÜMÛNE-   MT SÂL,  DEAL             SEVG L  PEYGAMBER’ M Z N E  T M VE Ö RET M                                  ispatlanmı  e itim esâsları de ildir.   te bu noktada, Resûlullah’ın   Pe
 Peygamber Efendimiz’e itâat ve i ibâ etme ya’nî uyma   olup pedagojik esaslara göre çok önemlidir. Bu vesîleyle burada,   2- Takvâyı yerle tirmek, ahlâkî  ahsiyeti geli tirmek ve Kur’ân-ı   Kur’ân-ı Kerîm’in ve onun tefsîri ve uygulaması  olan  sünnetin   (Hulefâ-i Râ idîn), kendi zamanlarında,  slâm’ın yayılması için   E  T MC  SEVG L  PEYGAMBER’ M ZD R  METODU                                      e itiminin önemi ortaya çıkmaktadır. Zâten ehemmiyeti bugün   durmu tur k
 konusunda, Kur’ân-ı Kerîm’de birçok âyet-i kerîme vardır.    önce Kur’ân-ı Kerîm’deki anlatım tarzı, e itimin hede eri   Kerîm ölçüleri içinde ferdin bozuk davranı larını de i tirmek ve   ölçüleri olup yukarıda zikredilen hedefe yöneltmede,   slâmî   çok büyük gayretler sarf etmi ler, Cenâb-ı Hakk, onlara da    üphesiz ki e itimciler için nümûne-i imtisâl yani örnek insan,   Ahzâb sûresinin 21. âyet-i kerîmesinde de ifâde buyuruldu u   tesbit edilmi  olan pedagojik esâsl
 Misâl olmak üzere, bunlardan bazılarını, Kur’ân-ı Kerîm’deki sûre   hakkında, çok kısa olarak birkaç kelime söylemekte fayda   iyi yönde geli tirmek [Takvâdan, mü ekîlerden, Allah’tan   e itimin canlı örne i ise sevgili Peygamber’imizdir. O’nun   büyük fetihler nasîb buyurmu tur.  slâm devletinin Medîne-i   ideal e itimci, bundan 14 asır evvel, tek ba ına teblî âta ba layarak   üzere, Peygamber Efendimiz, bizler için her husûsta en güzel   yer almaktadır.  Peygamberimizi
 sıralarına göre  öyle zikredebiliriz:De ki:  Allah’ı seviyorsanız,   görüyoruz: Selçuk Üniversitesi  lâhiyat Fakültesi Ö retim   korkmaktan bahseden birçok âyet-i kerîme vardır.]  dünyâyı te rîf etmesi üzerinden bir müddet (40 sene) geçip Allahü   Münevvere’de kurulmasından sonra geçen 50-100 sene içinde   23 sene gibi çok kısa bir zaman zarfında, târihin bir benzerini   örnek oldu una göre e itimde de güzel bir örnektir. Zâten   (ö retmen), e itimin temel unsuru olup  s
 bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı ba ı lasın.   Üyelerinden  Prof. Dr. Abdullah Özbek, “Bir E itimci Olarak   3-  yi insan yeti tirmek, insanın hayrına olan her  eyi te vîk   Teâlânın emriyle peygamberli ini ilân edince evvelâ yakın akrabâsı   Müslümânlar; batıda Endülüs’e, do uda ise Çin’e kadar   görmedi i ve kıyâmete kadar da göremeyece i 150.000 kâmil   Allahü Teâlâ, bir insanda bulunabilecek, görünür-görünmez   ö retmek üzere çe itli kabîlelere mu
 (Âl-i  mrân, 31) Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız herhangi   Hazret-i Muhammed (Aleyhisselâm)” isimli kitâbında, Kur’ân-ı   etmek [Mülk, 3’te kimin en iyi amel yapaca ını imtihân için   ve Kurey ’in ileri gelenleri ona kar ı çıkmı lardı. O, en küçük bir   varmı lardır. Târih boyunca Müslümânlar 121 devlet   insanın  meydâna  gelmesine  vesîle  olan  Sevgili  bütün iyilikleri, bütün üstünlükleri, bütün güzellikleri   gönderilmi tir.  Burada, zaman zaman sayıları 70’
 bir  eyde ihtilâfa dü tü ünüzde, onu Allah’a ve Resûlüne arz   Kerîm  e itiminin  hede erini  9  madde  hâlinde,  ölümün de hayâtın da yaratıldı ı mevzu-i bahis edilmi tir.]  fütûr, gev eklik göstermeden, Mekke-i Mükerreme’de - üç   kurmu lardır.  Amerikalı yazar Stüdart “ slâm Âleminin   Peygamber’imizdir.  üphesiz ki Peygamberimiz’i, belirli   Habîbinde toplamı tır. O, güzel huyu, yumu aklı ı, afvı, sabrı,   ashâb-ı su eyi hâtırlamalıyız. Onlar bazan kabîlelere ö retme
 ediniz.(Nisâ, 59)  Hayır,  Rabbine yemîn ederim  ki onlar,   Peygamberimizin e itim metodunu da 7 madde hâlinde ta’dâd   4-  lim ve hikmet ö retmek  senesi gizli olmak üzere- 13 sene, da’vet ve teblî ine devâm   Bugünkü Hâli”  adlı  kitabında  diyor  ki:  “ slâm’ın zuhûru,   ki ilere veya özel bir sınıfa ders veren klasik bir e itimci olarak   ihsânı ve ikrâmıyla herkesi hayrân bırakmı ;  O’nu görenler ve   olarak gitmi ler, gerekti inde de harplere mücâhid olarak   vâsı
 aralarında çıkan o karı ık i lerde, seni hakem kılmadıkça ve   etmi tir.  Bizim de Kur’ân-ı Kerîm e itiminin hede erini, ana   5-  nsanları, a ırılıklardan korumak  etmi tir. Mekke döneminde, sayıları  birkaç yüz olarak ifâde   neredeyse insanlık tarihinde kaydolunan en büyük hâdisedir.   dü ünmemeliyiz. O, umûmî bir mürebbidir; terbiyecidir.   O’nun sözlerini i itenler, seve seve Müslümân olmu lardır.   katılmı lardır. Bütün Peygamberlerde bulunması vâcib olan 7   Bilin
 hem de verdi in hükümden dolayı, hiçbir sıkıntı duymaksızın   hatlarıyla tesbît etmemizde fayda vardır.  Bunları maddeler   6-  slâm’ı ya ayacak ve ya atacak bir nesil hazırlamak  edebilece imiz bir kısım bahtiyârlar, îmân ve  slâm ile mü erref    slâm, daha evvel  ahsiyet bakımından zayıf olan bir millet ve   TERB YE:  Ki iyi,  yava   yava ,  rûhen  ve  bedenen  yeti tirmek,   O’nun hiçbir hareketinde, hiçbir i inde, hiçbir sözünde, hiçbir   sıfa an biri olan fetânet sı
 teslîm olmadıkça, îmân etmi  olmazlar. (Nisâ, 65) Bir kimse,   hâlinde  öyle sıralayabiliriz:  7- Adâleti kavratmak [Devlet Ar ivleri eski Gn. Mdr. Merhûm   olmu , kâ rlerin tahammülü çok güç olan ezâ ve cefâlarına   de er bakımından kıymetsiz bir ülkede zuhûr e i. Daha   olgunla tırmak demektir. Peygamber Efendimiz; Bütün çocuklar,   zaman, hiçbir çirkinlik, hiçbir kusûr görülmemi tir.   te bu     aklı o kadar çoktu ki  Arabistân yarımadasında,  sert  ve inatçı   aydınl
 Peygamber’e itâat ederse Allah’a itâat etmi  demektir. (Nisâ, 80)    1-  bâdet duygusunu geli tirmek, insanın aklını ve rûhunu   Prof. Dr.  smet Miro lu, yazdı ı bir makâlesinde, Venedikli   sabretmi ,  slâm güne inin, di er insanların evlerine de girmesi   yirmi-otuz sene  geçmeden, uçsuz-bucaksız  geni  mülk  ve   Müslümânlı a uygun ve elveri li olarak dünyâya gelirler.   husûs, iyi anla ılacak olursa dînî ve dünyevî i lerimizde, kimi   insanlar arasında  gelip çok  gü
 Peygamber’in emrine muhâlefet edenler,  tneye ve can yakıcı   e itmek ve dü ünceyi geli tirmek.  bâdet duygusunu geli tirmek   Hıristiyân bir tâcirin, Konya kâdısına, Konyalı bir tâcir aleyhine   için cânla- ba la çalı mı lardır.  saltanatları parçalayarak, asırlar ve nesiller boyu devam   Bunları, sonra anaları-babaları, Yahûdî veya Hıristiyân yahud   örnek almamız gerekti i açıkca ortaya çıkar.  Zîrâ   sabrederek onları yumu aklı a ve itâate getirdi ini, ço unun   akâi
 azâba u ramaktan korksunlar. (Nûr, 63) Allah’tan ve kıyâmet
         AKADEMİ  I  06


























         MEYDÂNA GELEN NETÎCE                                 verir.” buyuruluyor. Eshâb-ı kirâm anlatılırken de “küntüm hayra                                                                      1- Kayınpeder olanlar: Hazret-i Ebû Bekir, Hazret-i Ömer,
         Allahü  Teâlâ,  yukarıda  da  belir i imiz  gibi,  Âdem  ümmetin…” buyurulup onların önemli bazı vası arı zikrediliyor:                                                                    Hazret-i Ebû Süfyân.
         Aleyhisselâm’dan beri insanları ebedî saâdete kavu turmak için   Emr-i ma’rûf ve nehy-i münker yapmaları ve îmân etmeleri.                                                                 2- Damat olanlar: Hazret-i Osmân ve Hazret-i Ali.
         peygamberler göndermi tir. Peygamberler, insanları kurtulu a   Sahâbe-i Kirâmı Medheden Üç Âyet-i Kerîme Allahü teâlâ,                                                                     3- Kayınvâlide olanlar: Âi e vâlidemizin annesi Ümm-i Rûmân,
         dâvet etmi ; do ru olan yolu, çektikleri bütün sıkıntı ve eziyetlere   Kur’ân-ı Kerîm’de meâlen buyuruyor ki:                                                                              Hafsa vâlidemizin annesi Hazret-i Zeyneb, Ümm-i Habîbe
         ra men   bıkmadan,  yılmadan   anlatmı lardır.  Sevgili   1- “( slâm’da)  birinci  dereceyi  kazanan  Muhâcirler (Mekke-i                                                                  vâlidemizin annesi Hazret-i Hind.
         Peygamberimiz’in,  150  bin  mübârek  insan,  güzîde  sahâbe,   Mükerreme’den Medîne-i Münevvere’ye hicret eden sahâbîler) ve                                                              4- Kayınbirâder olanlar: Hazret-i Abdullah bin Ömer, vahiy kâtibi
         hayırlı bir ümmet  meydâna getirmesi, onların da 30-40-50 sene   Ensâr (Muhâcirlere yardım eden Medineli Müslümanlar)  ile                                                                 Hazret-i Muâviye gibi. Resûlullah Efendimiz, kayınbirâderi
         gibi çok kısa zaman zarfında gâyet mahdûd imkânlarla   güzellikle onlara tâbi olanlardan Allah râzî olmu tur; onlar da                                                                     Hazret-i Muâviye için de, “Yâ Rabbî, ona kitap ö ret, ülkelere
         Endülüs’ten Çin’ e kadar olan geni  co rafî bölgeleri fethedip   Allah’dan râzî olmu lardır. Allah, bunlar için, içinde ebedî,                                                             sâhip et ve azâptan koru!” buyurdu. ( mâm Ahmed, Taberânî)
         oralara ilim, irfân, ahlâk, fazîlet, medeniyet, adâlet, nûr ve hidâyet   temelli kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetler                                                           bni Hacer-i Mekkî diyor ki: “Hazret-i Muâviye, sahâbenin
         götürmeleri ciddiyetle incelenmesi gereken bir konudur.   hazırladı.   te bu, en büyük bahtiyarlık  (kurtulu )tur.” (Tevbe                                                                 büyüklerindendir. Resûlullah’ın neseple ve nikâhla çok yakını ve
         Peygamberlerin âhirete irtihâllerinden sonra da onlara tam tâbi   Sûresi, 100)                                                                                                             mahremidir. Server-i âlem, onu övmü tür. Onda  slâmiyet, sohbet,
         olan, Allahü Teâlânın sevgisi ile dolu, ma’nevî sırlar sâhibi âlim ve   2- “Siz, insanlar için çıkarılmı  en hayırlı bir ümmetsiniz...”  (Âl-i                                             nesep, nikâhla akrabalık  ere eri toplanmı tır.”  (Es-Savâıku’l-
         velî zâtlar, her memleke e ve her devirde bulunmu  ve insanların    mrân Sûresi, 110) Ya’nî sahâbe-i kirâm, peygamberlerden sonra,                                                         Muhrika)
         dîn ve dünyâ saâdetine ula maları için çalı mı lardır.  bütün insanların en iyileridirler.                                                                                                 NETÎCE:
                                                              3- “Sana, Allahü Teâlâ ve sana tâbi’ olan mü’minler yeti ir.” (Enfâl
         ON BE  ASIRDIR MÜSLÜMÂNLA  REHBERL K EDEN                                                                                                                                                   urası bir gerçektir ki insanlar, Allah’ın ve peygamberlerinin
         ULEMÂ VE EVL YÂ EKS K OLMAMI TIR                     Sûresi, 64)  slâm’ın ilk zamânlarında sahâbe-i kirâm çok az idi. Fakat                                                                emir ve yasaklarına uydukları müddetçe, huzûrlu ve râhat bir
         On be  asırdır Müslümânlara rehberlik etmi , onlara do ruları   Allahü Teâlânın yanında dereceleri pek yüksek oldu undan, Sevgili                                                          hayât ya amı lar, birbirlerini sevip-saymı lardır.  Emirlere ve
         ö retmi , kendileri de eksiksiz  slâmî birer hayât ya amı    Peygamber’ine hitâben,  “Dîni yaymakta onlar sana kâ dirler.”                                                                 yasaklara uymadıklarında ise huzûrsuz olmu lar, râhatları
         bulunan ulemâ ve evliyâ-yı kirâmın hâl tercümeleri ya’nî   buyurdu. Sahâbe-i kirâmı medheden ba ka âyet-i kerîmeler de                                                                     bozulmu ; ahlâksızlık,  zulüm  ve  haksızlık  bütün  cemiyeti
         biyogra leri  muhtelif  kitaplarda  geni çe  anlatılmaktadır. Bu   vardır. Eshâb-ı kirâmın büyüklü ünü bildiren be  hadîs-i  erîf:                                                         sarmı tır. Dînimizde, târihimizde, kültür ve medeniyetimizde
         büyük âlim ve velîler, kendi asırlarında oldu u gibi   Sevgili Peygamberimiz buyurmu lardır ki:                                                                                            e itimden maksat iyi insan, orijinal ismiyle söylemek gerekirse
         zamanlarından sonra da dâimâ sevilen ve sayılan, hayâtları   1- “Zamân(asır)lar ahâlîsinin en hayırlısı (en iyisi), benim                                                                  insân-ı kâmil meydâna getirmektir. Burada, hemen  mâm-ı
         örnek alınan kimseler olmu lardır.  üphesiz ki iyi insanların   asrımın ahâlîsidir. [Ya’nî sahâbe-i kirâmın hepsidir.] Ondan sonra                                                         Gazâlî’nin bir sözünü hâtırlayarak mevzûmuza devâm etmek
         hayâtları ö renildikçe iyilerin adedi artacaktır.  slâm ve Türk   ikinci asrın, ondan sonra üçüncü asrın mü’minleridir.”                                                                   istiyoruz. Buyuruyor ki:  nsanlar üç gruptur: Birinci  grup, gıdâ
         târihi boyunca sultânlar, pâdi âhlar do ruyu onlarla bulmaya   2- “Eshâbımın her biri gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine                                                                 gibidir; herkese her zaman lâzımdır.  kinci grup, devâ (ilâç gibidir);
         çalı mı lar, hakîkî (ya’nî ma’nevî) sultânların onlar olduklarını   uyarsanız hidâyete kavu ursunuz.” Ya’nî hangisinin sözü ile                                                            bazı insanlara bazen lâzım olur. Üçüncü grup ise illet (maraz, derd,
         görmü ler, onların nasîhatleri ile devlete, millete ve insanlı a   hareket ederseniz do ru yolda yürürsünüz. Denizlerde, çöllerde,                                                         hastalık) gibidir; herkes ondan kaçar ama o, insanlara bula ır.
         faydalı olmaya çalı mı lardır. Târih boyunca insanlı a huzûrlu   yıldızlarla ve pusulalarla cihet bulundu u, yol alındı ı gibi bunların                                                    Burada, insanların, birinci gruptan olmaları yani herkese lâzım olan
         devirler  ya atmı   olan  Emevîler, Abbâsîler, Karahânlılar,   sözleriyle hareket edenler de do ru yolda giderler.                                                                         gıdâ gibi olmaları esâstır.   te, bizim târih ve medeniyetimiz
         Gazneliler, Timuro ulları, Bâbürlüler, Selçûklular, Osmânlılar   3- “Eshâbımın hiçbirine dil uzatmayınız. Onların  ânlarına           Fethi’nden önce Allah için mâl veren ve sava anlara, fetihten   boyunca,  e itimimizin  ana  hede  bu  olmu tur. Zâten
         ve daha birçok  slâm devletinin sultânları,  hep bu büyüklerin   yakı mayan bir  ey söylemeyiniz! Nefsim elinde olan Allahü           sonra veren ve sava anlardan daha yüksek derece vardır. Hepsi   peygamberler târihini inceledi imizde de onların hepsinin
         rehberli inde hizmete devâm etmi ler; yeri gelince atlarının   Teâlâya yemîn ederim ki sizin biriniz Uhud Da ı kadar altın            için hüsnâyı [cenneti] söz verdim.” [Hadîd, 10] Birkaç hadîs-i   gâyesinin  yüksek ahlâklı, iyi insanlar meydâna getirmek
         arkalarından gitmi ler, bâzan onlarla sava lara katılmı lardır.   sadaka verse eshâbımdan birinin bir müd (875 gr.) arpası kadar       erîf meâli de  öyledir:  “Allahü Teâlâ, beni insanların en   oldu unu görüyoruz. Son peygamber olan Hazret-i Muhammed’in
         Onlar, duâ ordularının kumandânları ve dertlerin ma’nevî   sevâb alamaz.” Bu hadîs-i  erîf, Eshâb-ı kirâmın kalblerinin ne            asîlzâdesi olan Kurey  Kabîlesi’nden seçti ve bana onların   (aleyhisselâm) hadîs-i  erî erini okudu umuzda da bazı temel
         tabîbleridirler.  Bu vesîleyle bir nebze, sahâbe-i kirâmdan   kadar temiz oldu unu göstermektedir. Çünkü, sadaka vermek               arasından en iyilerini eshâb [arkada ] olarak ayırdı. Bunlardan   ta larını görüyoruz. Onlara geçmeden evvel  unu önemle ifâde
         bahsedelim: “Biz, hangi  kavme, millete  peygamber gönder-   ibâde ir.  bâdetlerin sevâbı, niyyetin temizli ine göredir.              birkaçını bana vezîr olarak ve dîn-i  slâm’ı insanlara bildirmekte   edelim ki Sevgili Peygamber’imiz, kendisini bir muallim (e itimci)
         diysek onu ancak kavminin, milletinin diliyle gönderdik ki her   4- “Eshâbıma dil uzatmakta Allahü Teâlâdan korkunuz! Benden          yardımcı olarak seçti. Bunlardan bazılarını da eshâr  [zevce,   olarak tanıtmı ; e itimcilik vasfını, gönderili  sebepleri arasında
          eyi onlara açıkça anlatsın.”  ( brâhîm (14), 4) “Biz, Kur’ân’ı   sonra onları kötü niyyetlerinize hedef tutmayınız! Nefsinize        kayınpeder, kayınvâlide, kayınbirâder ve baldız gibi kadın   zikretmi ,  hayâtı boyunca  bunu  tatbîk  etmi   ve  muva akiyeti
         sâdece, onunla Allah’tan sakınanları müjdeleyesin ve  iddetle   uyup kin ba lamayınız! Onları sevenler, beni sevdikleri için          tarafından akrabâ]  olarak ayırdı. Bunlara sövenlere, i irâ   târihen sâbit, ba arısı dost-dü man herkes tarafından kabûl edilmi
         kar ı çıkan  bir toplulu u  uyarasın  diye  senin  dilinle  (indirip   severler. Onları sevmeyenler, beni sevmedikleri için sevmezler.   edenlere, Allahü Teâlânın, bütün meleklerin ve insanların laneti   bir e itimcidir. O, 23 senede, 150 bin mübârek insan, güzîde sahâbe
         okutarak) kolayla tırdık.” (Meryem  (19),  97)  “Biz, Kur’ân’ı   Onlara elle, dille eziyyet edenler, onları gücendirenler, Allahü     olsun!” [Hâkim]  “Eshâbımı,  ezvâcımı  ve  ehl-i  beytimi seven,   meydâna getirmi tir. Onlar da otuz-kırk-elli sene gibi çok kısa
         yabancı bir  dil  ile  göndermi  olsaydık  muhakkak  derlerdi  ki   Teâlâya eziyyet etmi  olurlar ki bunun da muâhazesi, ibret cezâsı   cenne e benimle beraberdir.” [Râmûz] “Allahü Teâlâ bana söz   zaman zarfında, gâyet mahdût imkânlarla, Endülüs’ten Çin’e kadar
         onun âyetleri niçin açık beyân olunmadı? Bu ne? Dil yabancı,   gecikmez, verilir.”                                                    verdi ki kızlarını aldı ım ve kızlarımı verdi im âileler, cenne e   olan geni  co rafî bölgeleri fethedip oralara ilim, irfân, ahlâk, fazîlet,
         muhâtab Arab” (Fussılet (41), 44) “Biz, Kur’ân’ı, ö üt alsınlar   5- “Beni gören veyâ beni görenleri gören bir Müslümân’ı             benimle olacaklardır.” [Deylemî] “Benimle evlenen veya kız alıp   adâlet, medeniyet, nûr ve hidâyeti, tek kelimeyle söylemek
         diye senin dilinde indirerek kolayca anla ılmasını sa ladık.”   cehennem  ate i yakmaz.” Eshâb-ı kirâmın büyüklü ünü,                 verdiklerim, cehenneme girmezler.” [Deylemî,  bnün-Neccâr]   gerekirse Allahü Teâlânın  mukaddes dîni  slâmiyyet’i
         (Duhân (44), 58)  “And olsun biz, Kur’ân’ı ö üt alınsın diye   derecelerinin yüksekli ini bildiren hadîs-i  erî er pek çok olup       “Eshârımın  [zevce  tarafından  olan  hısımlarımın]  cennetlik   götürmü lerdir. Hazreti Ömer Efendimiz’in, Biz, en zelîl bir kavim
         kolayla tırdık…” (Kamer (54), 17, 22, 32, 40)   âyetlerinin   birçok kitapta yazılıdır. Biz sadece “zikr-i cüz’ irâde-i kül= parçayı   olmasını istedim. Rabbim de bu iste imi kesin olarak kabûl e i.”   idik; Allahü Teâlâ, bizi  slâmiyyet’le azîz eyledi. sözü ne kadar
         yanında, Kur’ân-ı Kerîm’de  “ve-zekkir…” (Zâriyât (51), 55)   zikredip bütünü kasdetme” kâidesine göre hareket e ik. Eshab-ı          [Hâkim]  Eshârdan,  Resûlullah’a  akrabâ  olmakla  ere enip   manidârdır.
         “Hâtırlat, ö üt ver çünkü ö üt, hâtırlatma, mü’minlere fayda   kirâmın hepsi  cennetliktir. Bir âyet-i kerîme meâli:  “Mekke’nin      cennetlik olanlardan bazıları  unlardır:
   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13