Page 7 - Akademi Dergisi Ocak
P. 7

AKADEMİ OCAK 2025                                                                    İlim ve Araştırma Dergisi
                                                        İSTANBUL İSLAMİ İLİMLER
                                                           AKADEMİSİ
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                        edegelen eski dinleri yıkarak, millet ve kavimlerin içindekilerini
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                        de i tirerek,  sa lam bünyeli bir âlem ( slâm âlemi) kurarak
                                                                                                                                                slâm esâslarını ö retmek üzere çe itli kabîlelere muhtelif
                                                                                                                                               ö retmenler gönderilmi tir. Burada, zaman zaman sayıları 70’e                                                                                                                                                                                                            yeryüzünün yarısına yayıldı.  slâm’ın ilerleme ve yükselme sırrını
                                                                                                                                               kadar varan  “Ashâb-ı su e”’yi (radıyallahü anhüm ecmaîn)                                                                                                                                                                                                                ne kadar ara tırıp incelersek o kadar hayranlı ımız artıyor...” Sevg
                                                                                                                                               hâtırlamalıyız. Onlar bazen kabîlelere ö retmen olarak gitmi ler,                                                                                                                                                                                                        Peygamber’imiz (aleyhisselâm), e itim ve ö retim metodunu, ilk
                                                                                                                                               gerekti inde de harplere mücâhid olarak katılmı lardır. Sahâbe-i                                                                                                                                                                                                         defa, ilk nesil olan,  slâm’ın altın nesli sahâbe-i kirâm üzerinde
                                                                                                                                               kirâm ve Tâbiîn devrinden ba layarak geni   slâm dünyâsı içinde                                                                                                                                                                                                          uygulamı  ve ortaya  hayırlı bir ümmet çıkmı tır. Bu bahtiyâr
                                                                                                                                               birçokâlim ve velî gelip geçmistir. Fâs’tan Hindistân’a,                                                                                                                                                                                                                 toplulu un meydâna getirilmesinde kullanılan metodları bilmek
                                                                                                                                               Yugoslavya’dan Orta Asya ve Çin’e, Kırım ve Kazan’dan Afrika’ya                                                                                                                                                                                                          zarûrîdir.  Önemine binâen  unu ifâde etmeliyiz ki e itim
                                                                                                                                               ve Yemen’e kadar birçok  slâm büyü ü vardır. Bir muallim, mür id,                                                                                                                                                                                                        sâhasında  hizmet  verenlerin,  e itimle  ilgili  yeterli  metod
                                                                                                                                               rehber elinde yeti erek silsile  yoluyla  Peygamber Efendimiz’e                                                                                                                                                                                                          bilgisine sâhip olmaları gerekir.   te bunları ifâde e ikten
                                                                                                                                               kadar gitmeleri; nerede ve hangi memleke e yeti irlerse                                                                                                                                                                                                                  sonra,  imdi Peygamberimiz’in konumuzla ilgili birkaç hadîs-i
                                                                                                                                               yeti sinler, onları tek bir kayna a ba lamı tır.  üphe yok ki, Allahü                                                                                                                                                                                                     erî ni nakledebiliriz: Ben bir muallim olarak gönderildim.
                                                                                                                                               Teâlânın ve peygamberlerinin emir ve yasaklarına riâyet ederek                                                                                                                                                                                                           ( bn-i Mâce) Ben sizin için bir baba gibiyim; bilmediklerinizi
                                                                                                                                               ya ayan ferdler, âileler ve cemiyetler, çok huzûrlu, gâyet                                                                                                                                                                                                               ö retiyor, sizi terbiye ediyorum. (Ebû Dâvûd, Nesâî) Ben güzel
                                                                                                                                               müre eh birer hayât içinde olmu lar; herkes adâlet, emniyet ve                                                                                                                                                                                                           ahlâkı tamâmlamak için gönderildim. Benim ve sizin
                                                                                                                                               huzûr içinde, son derece medenî bir  ekilde ya amı lardır.                                                                                                                                                                                                               benzeriniz, ate  yakan ve ate ine pervâne ve çekirgeler dü meye
                                                                                                                                               Burada önemine binâen, mühim bir noktanın altını çizerek                                                                                                                                                                                                                 ba layınca onları men etmeye çalı an kimse gibidir. Ben sizi
                                                                                                                                               belirtelim  ki  bizim  mukaddes  dînimizde,  Peygamber                                                                                                                                                                                                                   ate e dü mekten korumak için eteklerinizden tutuyorum;
                                                                                                                                               Efendimiz’in teblî âtında, yine çok zengin olan kültürümüzde                                                                                                                                                                                                             hâlbuki siz, benim elimden kurtulmaya çalı ıyorsunuz.
                                                                                                                                               ve yüksek medeniyetimizde, e itimde i in esâsı hem kendisine                                                                                                                                                                                                             (Müslim)  Allah’ın, benimle gönderdi i hidâyet ve ilim, bol   Mecûsî
                                                                                                                                               faydalı  hem  de  âilesine,  milletine,  vatanına  ve  devletine,                                                                                                                                                                                                        ya mura benzer ki o ya murun isâbet e i i yerin bir kısmı,   mühim i
         memleke e ya’nî dünyâ yaratıldı ı günden kıyâmet kopuncaya   gününden korkan sizler için, Peygamber ne güzel örnektir.                 slâmiyet’e  ve  Müslümânlara,  ha â  bütün  insanlı a  faydalı                                                                                                                                                                                                          suyu içen kuvvetli bir toprak olup bol ot bitirir. Bir kısmı da su
         kadar, gelmi  ve gelecek bütün varlıkların, her bakımdan en   (Ahzâb, 21)  Ey kadınlar! Evlerinizde okunan Kur’ân’ı ve                unsurlar  meydâna  getirmek  olmu tur.    te  bizim                                                                                   açtı ı davâda, kâdı efendinin, Hıristiyân tâcirin lehine hüküm   Sevgili  Peygamber’imizin  peygamberli inin  insanlara            içmeyen katı  yer  olup  suyu  biriktirir  ve  muhâfaza  eder de   k
         üstünüdür. Hiçbir kimse, hiçbir bakımdan, O’nun üstünde   hikmeti hatırlayınız: (Ahzâb, 34) Muhakkak sen, do ru yola,                 kültürümüzdeki ana hedef budur. Bu da iyi bir e itim ile   derken insanın yaratıcısını bilmesi, yaratıcının Rablı ı ve                verdi ini anlatmaktadır. Dost-dü mân herkes tarafından bilindi i   bildirilmesinin 13. senesinde, birtakım hikmetlere mebnî,       Allahü Teâlâ, o su ile insanları faydalandırır; insanlar ondan   Evl
         de ildir. Hâl böyle olunca, Resûlullah Efendimiz’in e itim ve   Allah yoluna kılavuzlarsın...  ( ûrâ, 52-53)  Peygamber’in size       mümkün  olabilir.  Türk- slâm  tarihi  boyunca,  millî   yaratılanın kullu u esâsına dayalı bir münâsebetin kurulmasını               gibi, koca Osmânlı pâdi âhı da mahkemede kâdı efendinin   Medine-i Münevvere’ye hicret izni verilmi , orada  slâm                  içerler, hayvânlarını sularlar ve onunla ekerler, biçerler. Yine o
         ö retim metodunu ortaya koydu umuzda, bizim için çok   getirdiklerini  alınız  (tutunuz),  yasak  e i i   eylerden                    e itimimizdeki ana hedef bu olmu tur.   te  imdi de bu güzel   kasdediyoruz. Bütün peygamberler, insanlara ilk önce bunu              huzûrunda, ayakta bekler ve di er suçlular gibi titrerdi. Yine   devletinin temelleri atılmı tır.   slâmiyet,  cihân- ümûl         ya mur öyle bir yere isâbet eder ki orası düz ve kaypaktır, ne su
         önemli ölçüler meydâna çıkacaktır.  urası muhakkak ki ilk   sakınınız.(Ha r, 7)                                                       ülkenin bütün vatanda larının ana hede  bu olmalıdır. Bu da iyi   ö retmeyi hedef almı lardır. Kur’ân-ı Kerîm’de, Zâriyât Sûresi’nin   Fâtih’in, kendi yaptırdı ı medresede bir oda istemesi üzerine, onu   (âlem- ümûl, evrensel)  bir dîn oldu undan orada kalmamı ,   tutar ne de ot bitirir.   te bu, Allah’ın dînini anlayan ve Allahü
         Peygamber Hazret-i Âdem’den (aleyhisselâm), son Nebî ve Resûl   PEYGAMBER EFEND M Z, KEND S N  B R MUALL M                            bir  e itim ile mümkün  olabilir.  üphe yok ki mâzîlerini,   56. âyet-i kerîmesinde de, Ben, cinnîleri ve insanları, (ancak beni      ö retim üyelerinin imtihân etmeleri, aslında e itimde çok önemli   dünyânın her tarafına yayılmı tır. Peygamber Efendimiz, Medine-i   Teâlânın benimle gönderdi i hidâyet ve ilimden faydalanan ve   ka
         Hazret-i Muhammed Mustafâ’ya (sallallahü aleyhi  ve sellem)   OLA K TAKDÎM ETM  T R                                                   büyüklerini tanıyamayan çocuklar, gençler ve ya ları ilerlemi    bilsinler,  tanısınlar)  bana  ibâdet  etsinler  diye  yara ım.      bir göstergedir.]                                    Tâhire’de bir tara an  Kurey  mü riklerinin hücûmlarına,                      onları bilip (ö renip) ba kalarına da ö reten kimse ile buna   terbi
         kadar, dâimâ hak ile bâtıl mücadelesi devâm edegelmi tir.   Sevgili Peygamber’imiz:  “Ben, ancak bir muallim olarak                   insanlar, büyüklüklere tâlip olamaz.  nsanların çe itli buhrânlara,   buyurulmaktadır.   slâm’da e itimin en yüce hede  Allah’ı       8-   nsanların, kânûn  nazarında e itli ini kavratmak (Sevgili   saldırılarına sabırla kar ı koyarken di er tara an da civârdaki   kulak asmayan, benim getirdi im hidâyeti kabûl etmeyen   çok açıktır
          nsanları, dünyâda ve âhıre e seâdete, selâmete, felâha ve necâta   gönderildim” ( bn-i Mâce) buyurmu tur. Peygamberimizin            bunalımlara, rûhî sıkıntılara marûz kaldıkları asrımızda,  büyük   tanıtmak (Ma’rifetullah)tır.  smâîl Hakkı Bursevî’nin (kuddise     Peygamber’imiz,  “Kızım Fâtıma da hırsızlık yapsa elini   devletlerin  ba kanlarına,   slâm’a  da’vet  mektupları                  kimsenin benzeridir.(Buhârî, Müslim) Görüldü ü gibi, bu   iyi, güzel
         ula tırmak için gönderilen  Peygamberlere (aleyhimü’s-selâm)   e itiminde, muallim (ö retmen), e itimin temel unsuru olup             insanların tavsiye ve nasîhatları, ya ayı  tarzları, hâl ve   sirruh)  “Kenz-i Mahfî” isimli eserinde zikre i i  bir  hadîs-i         kestiririm.” buyurmakla, bunu ne güzel ifâde ediyorlar. Hâlbuki   göndermi tir. Ha â bu davetler, hicre en henüz 7 sene            hadîs-i   erî e,  insanlar,  3  grup  toprak  misâli  ile  anlatılıy
         -küçük gruplar hâlinde olsun, büyük topluluklar hâlinde olsun-                                                                        hareketleri, kerâmetleri hem zevk ve ibret almaya hem de   kudsîde, Ben, gizli bir hazîneydim, bilinmeyi arzû e im; bunun             O’nun kızı  hiç hırsızlık  yapar  mı?  Kendi kızı üzerinden  misâl   geçmi ken vâki olmu tur. Bu arada Hicretin 7. senesinde Hayber,   Mukaddes dînimizde, yüksek kültür ve medeniyetimizde çok   Edeb,
         kar ı çıkanlar olmu , bu mücâdele son ve en üstün Peygamber                                                                           intibâha, uyanmaya sebeb olacaktır.                  üzerine mahlûkâtı yara ım. buyurulmu tur. Yine insanın,                          vermesi çok hikmetli.), mü’minlerin karde lik ve i  birli i   8. senesinde ise Mekke-i Mükerreme fethedilmi , böylece hem          mühim umdeler, son derece önemli kâideler vardır. Bunlar,   yakın al
         Muhammed aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm’a kadar devâm etmi tir.                                                                                                                                yaratıklar arasındaki yerini ve hayâ aki ferdî sorumlulu unu                     duygularını yerle tirmek                             Yahûdîlerin hem de Kurey  kâ rlerinin Arap yarımadasındaki                    cemiyetin nizâm ve intizâmını te kîl eden, insanlar arasındaki   get
                                                                                                                                               KUR’ÂN-I KERÎM E  T M N N HEDEFLER                   bilmesi, yaratılı  hikmetini idrâk etmesi, hiç ölmeyecekmi  gibi                 9- Ferdleri, maddî hayâtın gerektirdi i  ekilde e itmek Bütün   hâkimiyetleri ortadan kaldırılmı tır. Peygamber Efendimiz’in       münâsebetleri tanzîm eden çok mühim prensiplerdir.   kavu ulmu  deme
         ALLAHÜ TEÂLÂ, PEYGAMBER EFEND M Z’E  TÂAT VE                                                                                          Bir e itim ve ö retimde; ö retmenin bilgisi,  ahsî özellikleri ve   dünyâ için, yarın ölecekmi  gibi de âhiret için çalı ma duygusunu   bu hede ere baktı ımızda, Müslümân insanın yeti tirilmesi için   âhırete irtihâlleri zamanında, Müslümânların sayısı 150 bine
            BÂ ETMEY  EMRETMEKTED R                                                                                                            ö retim metodlarına vukû yeti, birbirinden ayrılmaz bir bütün   yerle tirmek, bu hede er arasında gelmektedir.                        gerekli olan hede er oldu unu görüyoruz.   te bu ölçüler, aslında   yakla mı tır. O’nun arkasından  halîfe olan  4 büyük zât da    E  T MC LER  Ç N NÜMÛNE-   MT SÂL,  DEAL             SEVG L  PEYGAMB
         Peygamber Efendimiz’e itâat ve i ibâ etme ya’nî uyma                                                                                  olup pedagojik esaslara göre çok önemlidir. Bu vesîleyle burada,   2- Takvâyı yerle tirmek, ahlâkî  ahsiyeti geli tirmek ve Kur’ân-ı   Kur’ân-ı Kerîm’in ve onun tefsîri ve uygulaması  olan sünnetin   (Hulefâ-i Râ idîn), kendi zamanlarında,  slâm’ın yayılması için   E  T MC  SEVG L  PEYGAMBER’ M ZD R                  METODU
         konusunda, Kur’ân-ı Kerîm’de birçok âyet-i kerîme vardır.                                                                             önce Kur’ân-ı Kerîm’deki anlatım tarzı, e itimin hede eri   Kerîm ölçüleri içinde ferdin bozuk davranı larını de i tirmek ve          ölçüleri olup yukarıda zikredilen hedefe yöneltmede,   slâmî   çok büyük gayretler sarf etmi ler, Cenâb-ı Hakk, onlara da           üphesiz ki e itimciler için nümûne-i imtisâl yani örnek insan,   Ah
         Misâl olmak üzere, bunlardan bazılarını, Kur’ân-ı Kerîm’deki sûre                                                                     hakkında, çok kısa olarak birkaç kelime söylemekte fayda   iyi yönde geli tirmek [Takvâdan, mü ekîlerden, Allah’tan                   e itimin canlı örne i ise sevgili Peygamber’imizdir. O’nun   büyük fetihler nasîb buyurmu tur.  slâm devletinin Medîne-i           ideal e itimci, bundan 14 asır evvel, tek ba ına teblî âta ba layara
         sıralarına göre  öyle zikredebiliriz:De ki:  Allah’ı seviyorsanız,                                                                    görüyoruz: Selçuk Üniversitesi  lâhiyat Fakültesi Ö retim   korkmaktan bahseden birçok âyet-i kerîme vardır.]                         dünyâyı te rîf etmesi üzerinden bir müddet (40 sene) geçip Allahü   Münevvere’de kurulmasından sonra geçen 50-100 sene içinde      23 sene gibi çok kısa bir zaman zarfında, târihin bir benzerini   ör
         bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı ba ı lasın.                                                                      Üyelerinden  Prof. Dr. Abdullah Özbek, “Bir E itimci Olarak   3-  yi insan yeti tirmek, insanın hayrına olan her  eyi te vîk          Teâlânın emriyle peygamberli ini ilân edince evvelâ yakın akrabâsı   Müslümânlar; batıda Endülüs’e, do uda ise Çin’e kadar         görmedi i ve kıyâmete kadar da göremeyece i 150.000 kâmil   Allahü T
         (Âl-i  mrân, 31) Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız herhangi                                                                      Hazret-i Muhammed (Aleyhisselâm)” isimli kitâbında, Kur’ân-ı   etmek [Mülk, 3’te kimin en iyi amel yapaca ını imtihân için            ve Kurey ’in ileri gelenleri ona kar ı çıkmı lardı. O, en küçük bir   varmı lardır. Târih boyunca Müslümânlar 121 devlet           insanın  meydâna   gelmesine   vesîle  olan  Sevgili  bütün iyilikle
         bir  eyde ihtilâfa dü tü ünüzde, onu Allah’a ve Resûlüne arz                                                                          Kerîm   e itiminin  hede erini  9  madde   hâlinde,  ölümün de hayâtın da yaratıldı ı mevzu-i bahis edilmi tir.]                      fütûr, gev eklik göstermeden, Mekke-i Mükerreme’de - üç   kurmu lardır.  Amerikalı yazar Stüdart “ slâm Âleminin                   Peygamber’imizdir.  üphesiz ki Peygamberimiz’i, belirli   Habîbinde
         ediniz.(Nisâ, 59)  Hayır,  Rabbine yemîn ederim  ki onlar,                                                                            Peygamberimizin e itim metodunu da 7 madde hâlinde ta’dâd   4-  lim ve hikmet ö retmek                                                senesi gizli olmak üzere- 13 sene, da’vet ve teblî ine devâm   Bugünkü Hâli”  adlı  kitabında  diyor  ki:  “ slâm’ın zuhûru,       ki ilere veya özel bir sınıfa ders veren klasik bir e itimci olarak
         aralarında çıkan o karı ık i lerde, seni hakem kılmadıkça ve                                                                          etmi tir.  Bizim de Kur’ân-ı Kerîm e itiminin hede erini, ana   5-  nsanları, a ırılıklardan korumak                                  etmi tir. Mekke döneminde, sayıları  birkaç yüz olarak ifâde   neredeyse insanlık tarihinde kaydolunan en büyük hâdisedir.         dü ünmemeliyiz. O, umûmî bir mürebbidir; terbiyecidir.   O’nun sözle
         hem de verdi in hükümden dolayı, hiçbir sıkıntı duymaksızın                                                                           hatlarıyla tesbît etmemizde fayda vardır.  Bunları maddeler   6-  slâm’ı ya ayacak ve ya atacak bir nesil hazırlamak                  edebilece imiz bir kısım bahtiyârlar, îmân ve  slâm ile mü erref    slâm, daha evvel  ahsiyet bakımından zayıf olan bir millet ve   TERB YE:  Ki iyi,  yava   yava ,  rûhen  ve  bedenen  yeti tirmek,
         teslîm olmadıkça, îmân etmi  olmazlar. (Nisâ, 65) Bir kimse,                                                                          hâlinde  öyle sıralayabiliriz:                       7- Adâleti kavratmak [Devlet Ar ivleri eski Gn. Mdr. Merhûm                      olmu , kâ rlerin tahammülü çok güç olan ezâ ve cefâlarına   de er bakımından kıymetsiz bir ülkede zuhûr e i. Daha                  olgunla tırmak demektir. Peygamber Efendimiz; Bütün çocuklar,   zama
         Peygamber’e itâat ederse Allah’a itâat etmi  demektir. (Nisâ, 80)                                                                     1-  bâdet duygusunu geli tirmek, insanın aklını ve rûhunu   Prof. Dr.  smet Miro lu, yazdı ı bir makâlesinde, Venedikli               sabretmi ,  slâm güne inin, di er insanların evlerine de girmesi   yirmi-otuz sene  geçmeden, uçsuz-bucaksız  geni  mülk  ve       Müslümânlı a uygun ve elveri li olarak dünyâya gelirler.   husûs, iy
         Peygamber’in emrine muhâlefet edenler,  tneye ve can yakıcı                                                                           e itmek ve dü ünceyi geli tirmek.  bâdet duygusunu geli tirmek   Hıristiyân bir tâcirin, Konya kâdısına, Konyalı bir tâcir aleyhine   için cânla- ba la çalı mı lardır.                    saltanatları parçalayarak, asırlar ve nesiller boyu devam                     Bunları, sonra anaları-babaları, Yahûdî veya Hıristiyân yahud   örne
         azâba u ramaktan korksunlar. (Nûr, 63) Allah’tan ve kıyâmet
                                                                                                    AKADEMİ  I  05


























                                                                                                                                               MEYDÂNA GELEN NETÎCE                                 verir.” buyuruluyor. Eshâb-ı kirâm anlatılırken de “küntüm hayra                                                                      1- Kayınpeder olanlar: Hazret-i Ebû Bekir, Hazret-i Ömer,
                                                                                                                                               Allahü  Teâlâ,  yukarıda  da  belir i imiz  gibi,  Âdem  ümmetin…” buyurulup onların önemli bazı vası arı zikrediliyor:                                                                    Hazret-i Ebû Süfyân.
                                                                                                                                               Aleyhisselâm’dan beri insanları ebedî saâdete kavu turmak için   Emr-i ma’rûf ve nehy-i münker yapmaları ve îmân etmeleri.                                                                 2- Damat olanlar: Hazret-i Osmân ve Hazret-i Ali.
                                                                                                                                               peygamberler göndermi tir. Peygamberler, insanları kurtulu a   Sahâbe-i Kirâmı Medheden Üç Âyet-i Kerîme Allahü teâlâ,                                                                     3- Kayınvâlide olanlar: Âi e vâlidemizin annesi Ümm-i Rûmân,
                                                                                                                                               dâvet etmi ; do ru olan yolu, çektikleri bütün sıkıntı ve eziyetlere   Kur’ân-ı Kerîm’de meâlen buyuruyor ki:                                                                              Hafsa vâlidemizin annesi Hazret-i Zeyneb, Ümm-i Habîbe
                                                                                                                                               ra men   bıkmadan,  yılmadan   anlatmı lardır.  Sevgili   1- “( slâm’da)  birinci  dereceyi  kazanan  Muhâcirler (Mekke-i                                                                  vâlidemizin annesi Hazret-i Hind.
                                                                                                                                               Peygamberimiz’in,  150  bin  mübârek  insan,  güzîde  sahâbe,   Mükerreme’den Medîne-i Münevvere’ye hicret eden sahâbîler) ve                                                              4- Kayınbirâder olanlar: Hazret-i Abdullah bin Ömer, vahiy kâtibi
                                                                                                                                               hayırlı bir ümmet  meydâna getirmesi, onların da 30-40-50 sene   Ensâr (Muhâcirlere yardım eden Medineli Müslümanlar)  ile                                                                 Hazret-i Muâviye gibi. Resûlullah Efendimiz, kayınbirâderi
                                                                                                                                               gibi çok kısa zaman zarfında gâyet mahdûd imkânlarla   güzellikle onlara tâbi olanlardan Allah râzî olmu tur; onlar da                                                                     Hazret-i Muâviye için de, “Yâ Rabbî, ona kitap ö ret, ülkelere
                                                                                                                                               Endülüs’ten Çin’ e kadar olan geni  co rafî bölgeleri fethedip   Allah’dan râzî olmu lardır. Allah, bunlar için, içinde ebedî,                                                             sâhip et ve azâptan koru!” buyurdu. ( mâm Ahmed, Taberânî)
                                                                                                                                               oralara ilim, irfân, ahlâk, fazîlet, medeniyet, adâlet, nûr ve hidâyet   temelli kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetler                                                           bni Hacer-i Mekkî diyor ki: “Hazret-i Muâviye, sahâbenin
                                                                                                                                               götürmeleri ciddiyetle incelenmesi gereken bir konudur.   hazırladı.   te bu, en büyük bahtiyarlık  (kurtulu )tur.” (Tevbe                                                                 büyüklerindendir. Resûlullah’ın neseple ve nikâhla çok yakını ve
                                                                                                                                               Peygamberlerin âhirete irtihâllerinden sonra da onlara tam tâbi   Sûresi, 100)                                                                                                             mahremidir. Server-i âlem, onu övmü tür. Onda  slâmiyet, sohbet,
                                                                                                                                               olan, Allahü Teâlânın sevgisi ile dolu, ma’nevî sırlar sâhibi âlim ve   2- “Siz, insanlar için çıkarılmı  en hayırlı bir ümmetsiniz...”  (Âl-i                                             nesep, nikâhla akrabalık  ere eri toplanmı tır.”  (Es-Savâıku’l-
                                                                                                                                               velî zâtlar, her memleke e ve her devirde bulunmu  ve insanların    mrân Sûresi, 110) Ya’nî sahâbe-i kirâm, peygamberlerden sonra,                                                         Muhrika)
                                                                                                                                               dîn ve dünyâ saâdetine ula maları için çalı mı lardır.  bütün insanların en iyileridirler.                                                                                                 NETÎCE:
                                                                                                                                               ON BE  ASIRDIR MÜSLÜMÂNLA  REHBERL K EDEN            3- “Sana, Allahü Teâlâ ve sana tâbi’ olan mü’minler yeti ir.” (Enfâl                                                                   urası bir gerçektir ki insanlar, Allah’ın ve peygamberlerinin
                                                                                                                                               ULEMÂ VE EVL YÂ EKS K OLMAMI TIR                     Sûresi, 64)  slâm’ın ilk zamânlarında sahâbe-i kirâm çok az idi. Fakat                                                                emir ve yasaklarına uydukları müddetçe, huzûrlu ve râhat bir
                                                                                                                                               On be  asırdır Müslümânlara rehberlik etmi , onlara do ruları   Allahü Teâlânın yanında dereceleri pek yüksek oldu undan, Sevgili                                                          hayât ya amı lar, birbirlerini sevip-saymı lardır.  Emirlere ve
                                                                                                                                               ö retmi , kendileri de eksiksiz  slâmî birer hayât ya amı    Peygamber’ine hitâben,  “Dîni yaymakta onlar sana kâ dirler.”                                                                 yasaklara uymadıklarında ise huzûrsuz olmu lar, râhatları
                                                                                                                                               bulunan ulemâ ve evliyâ-yı kirâmın hâl tercümeleri ya’nî   buyurdu. Sahâbe-i kirâmı medheden ba ka âyet-i kerîmeler de                                                                     bozulmu ; ahlâksızlık,  zulüm  ve  haksızlık  bütün  cemiyeti
                                                                                                                                               biyogra leri  muhtelif  kitaplarda  geni çe  anlatılmaktadır. Bu   vardır. Eshâb-ı kirâmın büyüklü ünü bildiren be  hadîs-i  erîf:                                                         sarmı tır. Dînimizde, târihimizde, kültür ve medeniyetimizde
                                                                                                                                               büyük âlim ve velîler, kendi asırlarında oldu u gibi   Sevgili Peygamberimiz buyurmu lardır ki:                                                                                            e itimden maksat iyi insan, orijinal ismiyle söylemek gerekirse
                                                                                                                                               zamanlarından sonra da dâimâ sevilen ve sayılan, hayâtları   1- “Zamân(asır)lar ahâlîsinin en hayırlısı (en iyisi), benim                                                                  insân-ı kâmil meydâna getirmektir. Burada, hemen  mâm-ı
                                                                                                                                               örnek alınan kimseler olmu lardır.  üphesiz ki iyi insanların   asrımın ahâlîsidir. [Ya’nî sahâbe-i kirâmın hepsidir.] Ondan sonra                                                         Gazâlî’nin bir sözünü hâtırlayarak mevzûmuza devâm etmek
                                                                                                                                               hayâtları ö renildikçe iyilerin adedi artacaktır.  slâm ve Türk   ikinci asrın, ondan sonra üçüncü asrın mü’minleridir.”                                                                   istiyoruz. Buyuruyor ki:  nsanlar üç gruptur: Birinci grup, gıdâ
                                                                                                                                               târihi boyunca sultânlar, pâdi âhlar do ruyu onlarla bulmaya   2- “Eshâbımın her biri gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine                                                                 gibidir; herkese her zaman lâzımdır.  kinci grup, devâ (ilâç gibidir);
                                                                                                                                               çalı mı lar, hakîkî (ya’nî ma’nevî) sultânların onlar olduklarını   uyarsanız hidâyete kavu ursunuz.” Ya’nî hangisinin sözü ile                                                            bazı insanlara bazen lâzım olur. Üçüncü grup ise illet (maraz, derd,
                                                                                                                                               görmü ler, onların nasîhatleri ile devlete, millete ve insanlı a   hareket ederseniz do ru yolda yürürsünüz. Denizlerde, çöllerde,                                                         hastalık) gibidir; herkes ondan kaçar ama o, insanlara bula ır.
                                                                                                                                               faydalı olmaya çalı mı lardır. Târih boyunca insanlı a huzûrlu   yıldızlarla ve pusulalarla cihet bulundu u, yol alındı ı gibi bunların                                                    Burada, insanların, birinci gruptan olmaları yani herkese lâzım olan
                                                                                                                                               devirler  ya atmı   olan  Emevîler, Abbâsîler, Karahânlılar,   sözleriyle hareket edenler de do ru yolda giderler.                                                                         gıdâ gibi olmaları esâstır.   te, bizim târih ve medeniyetimiz
                                                                                                                                               Gazneliler, Timuro ulları, Bâbürlüler, Selçûklular, Osmânlılar   3- “Eshâbımın hiçbirine dil uzatmayınız. Onların  ânlarına           Fethi’nden önce Allah için mâl veren ve sava anlara, fetihten   boyunca,  e itimimizin  ana  hede  bu  olmu tur.  Zâten
                                                                                                                                               ve daha birçok  slâm devletinin sultânları,  hep bu büyüklerin   yakı mayan bir  ey söylemeyiniz! Nefsim elinde olan Allahü           sonra veren ve sava anlardan daha yüksek derece vardır. Hepsi   peygamberler târihini inceledi imizde de onların hepsinin
                                                                                                                                               rehberli inde hizmete devâm etmi ler; yeri gelince atlarının   Teâlâya yemîn ederim ki sizin biriniz Uhud Da ı kadar altın            için hüsnâyı [cenneti] söz verdim.” [Hadîd, 10] Birkaç hadîs-i   gâyesinin  yüksek ahlâklı, iyi insanlar meydâna getirmek
                                                                                                                                               arkalarından gitmi ler, bâzan onlarla sava lara katılmı lardır.   sadaka verse eshâbımdan birinin bir müd (875 gr.) arpası kadar       erîf meâli de  öyledir:  “Allahü Teâlâ, beni insanların en   oldu unu görüyoruz. Son peygamber olan Hazret-i Muhammed’in
                                                                                                                                               Onlar, duâ ordularının kumandânları ve dertlerin ma’nevî   sevâb alamaz.” Bu hadîs-i  erîf, Eshâb-ı kirâmın kalblerinin ne            asîlzâdesi olan Kurey  Kabîlesi’nden seçti ve bana onların   (aleyhisselâm) hadîs-i  erî erini okudu umuzda da bazı temel
                                                                                                                                               tabîbleridirler.  Bu vesîleyle bir nebze, sahâbe-i kirâmdan   kadar temiz oldu unu göstermektedir. Çünkü, sadaka vermek               arasından en iyilerini eshâb [arkada ] olarak ayırdı. Bunlardan   ta larını görüyoruz. Onlara geçmeden evvel  unu önemle ifâde
                                                                                                                                               bahsedelim: “Biz, hangi  kavme, millete  peygamber gönder-   ibâde ir.  bâdetlerin sevâbı, niyyetin temizli ine göredir.              birkaçını bana vezîr olarak ve dîn-i  slâm’ı insanlara bildirmekte   edelim ki Sevgili Peygamber’imiz, kendisini bir muallim (e itimci)
                                                                                                                                               diysek onu ancak kavminin, milletinin diliyle gönderdik ki her   4- “Eshâbıma dil uzatmakta Allahü Teâlâdan korkunuz! Benden          yardımcı olarak seçti. Bunlardan bazılarını da eshâr  [zevce,   olarak tanıtmı ; e itimcilik vasfını, gönderili  sebepleri arasında
                                                                                                                                                eyi onlara açıkça anlatsın.”  ( brâhîm (14), 4) “Biz, Kur’ân’ı   sonra onları kötü niyyetlerinize hedef tutmayınız! Nefsinize        kayınpeder, kayınvâlide, kayınbirâder ve baldız gibi kadın   zikretmi ,  hayâtı boyunca  bunu  tatbîk  etmi   ve  muva akiyeti
                                                                                                                                               sâdece, onunla Allah’tan sakınanları müjdeleyesin ve  iddetle   uyup kin ba lamayınız! Onları sevenler, beni sevdikleri için          tarafından akrabâ]  olarak ayırdı. Bunlara sövenlere, i irâ   târihen sâbit, ba arısı dost-dü man herkes tarafından kabûl edilmi
                                                                                                                                               kar ı çıkan  bir toplulu u  uyarasın  diye  senin  dilinle  (indirip   severler. Onları sevmeyenler, beni sevmedikleri için sevmezler.   edenlere, Allahü Teâlânın, bütün meleklerin ve insanların laneti   bir e itimcidir. O, 23 senede, 150 bin mübârek insan, güzîde sahâbe
                                                                                                                                               okutarak) kolayla tırdık.” (Meryem  (19),  97)  “Biz, Kur’ân’ı   Onlara elle, dille eziyyet edenler, onları gücendirenler, Allahü     olsun!” [Hâkim]  “Eshâbımı,  ezvâcımı  ve  ehl-i  beytimi seven,   meydâna getirmi tir. Onlar da otuz-kırk-elli sene gibi çok kısa
                                                                                                                                               yabancı bir  dil  ile  göndermi  olsaydık  muhakkak  derlerdi  ki   Teâlâya eziyyet etmi  olurlar ki bunun da muâhazesi, ibret cezâsı   cenne e benimle beraberdir.” [Râmûz] “Allahü Teâlâ bana söz   zaman zarfında, gâyet mahdût imkânlarla, Endülüs’ten Çin’e kadar
                                                                                                                                               onun âyetleri niçin açık beyân olunmadı? Bu ne? Dil yabancı,   gecikmez, verilir.”                                                    verdi ki kızlarını aldı ım ve kızlarımı verdi im âileler, cenne e   olan geni  co rafî bölgeleri fethedip oralara ilim, irfân, ahlâk, fazîlet,
                                                                                                                                               muhâtab Arab” (Fussılet (41), 44) “Biz, Kur’ân’ı, ö üt alsınlar   5- “Beni gören veyâ beni görenleri gören bir Müslümân’ı             benimle olacaklardır.” [Deylemî] “Benimle evlenen veya kız alıp   adâlet, medeniyet, nûr ve hidâyeti, tek kelimeyle söylemek
                                                                                                                                               diye senin dilinde indirerek kolayca anla ılmasını sa ladık.”   cehennem  ate i yakmaz.” Eshâb-ı kirâmın büyüklü ünü,                 verdiklerim, cehenneme girmezler.” [Deylemî,  bnün-Neccâr]   gerekirse Allahü Teâlânın mukaddes dîni  slâmiyyet’i
                                                                                                                                               (Duhân (44), 58)  “And olsun biz, Kur’ân’ı ö üt alınsın diye   derecelerinin yüksekli ini bildiren hadîs-i  erî er pek çok olup       “Eshârımın  [zevce  tarafından  olan  hısımlarımın]  cennetlik   götürmü lerdir. Hazreti Ömer Efendimiz’in, Biz, en zelîl bir kavim
                                                                                                                                               kolayla tırdık…” (Kamer (54), 17, 22, 32, 40)   âyetlerinin   birçok kitapta yazılıdır. Biz sadece “zikr-i cüz’ irâde-i kül= parçayı   olmasını istedim. Rabbim de bu iste imi kesin olarak kabûl e i.”   idik; Allahü Teâlâ, bizi  slâmiyyet’le azîz eyledi. sözü ne kadar
                                                                                                                                               yanında, Kur’ân-ı Kerîm’de  “ve-zekkir…” (Zâriyât (51), 55)   zikredip bütünü kasdetme” kâidesine göre hareket e ik. Eshab-ı          [Hâkim]  Eshârdan,  Resûlullah’a  akrabâ  olmakla  ere enip   manidârdır.
                                                                                                                                               “Hâtırlat, ö üt ver çünkü ö üt, hâtırlatma, mü’minlere fayda   kirâmın hepsi  cennetliktir. Bir âyet-i kerîme meâli:  “Mekke’nin      cennetlik olanlardan bazıları  unlardır:
   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12